Sağlığımızla oynuyorlar!

Keyveni Catering Genel Müdürü ve İYSAD Başkanı Sadık Çelik hazır yemek sektöründe dönen dolapları anlatıyor.

Sağlığımızla oynuyorlar!
İş dünyasında çalışanlar sanıyor ki öğle yemekleri kurumsal, prestijli bir catering markasından geliyor. Uzaktan görünen resim böyle... Oysa ki hiçbir izin ve kalite belgesi olmayan merdiven altı, böcekli bir taşerondan geliyor olabilir. Bu sözler Sadık Çelik imzalı basın açıklamasında yer alıyor. Hazır yemek sektörünün önemli sivil toplum kuruluşlarından İYSAD’ın başkanı Sadık Çelik’ten gıda güvenliği konusunda çarpıcı açıklamalar geldi.

Keyveni Catering Genel Müdürü ve İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Başkanı Sadık Çelik konu ile ilgili yaptığı açıklamalarda şunları ifade etti:

“Yemek hizmetini alan şirketin yetkilisi rüşvet yani kibarcası komisyon sevdasına, saygın catering firması kapasitesi yetmediği halde pazarın her segmentini ele geçirme sevdasına ve taşeron hizmeti veren küçük işletme ki ben buna işletme bile diyemem kayıt dışı merdiven altı üretici diyelim, bunlar da ekmek parası davasına el birliği ile milyonlarca çalışanın sağlığını, ülkemizin, sektörümüzün geleceğini tehdit ediyorlar .

Bu zincir içinde, olan çalışanlara oluyor. Çünkü onlar sektörün en saygın firmalarından biri tarafından doyurulduğunu sanıyor, sağlığı ile oynandığını bilmiyor.”

HAZIR YEMEK İŞİNDE TAŞERON UYGULAMASI OLAMAZ !
Yemek işinin sadece teknoloji ve sermayeye dayanmadığını ve emek yoğun bir iş kolu olduğunu vurgulayan Çelik, “Üretim, kalite ve hijyen standartlarını sürdürülebilir kılmak ancak eşit paydaşlaşmış kurumsal bir organizasyon; güçlü bir sermaye yapısı ve yetişmiş, deneyimli insan gücü ile mümkündür.

Hazır yemek taşeronluğunu salça, yağ, ketçap, mayonez, çikolata vb. gibi ürün taşeronluğu ile mukayese edemezsiniz; çünkü bir kap çorbanın bile içine giren onlarca malzeme var. 4-5 çeşitten oluşan bir tabldot 100’ün üzerinde kalem malzemenin bir araya gelmesinden oluşuyor. Yıkama, sanitasyon, doğrama, pişirme, saklama, haccp uygulamaları, taşıma ve servis gibi bir çok kalite kontrol sürecinden geçmesi gereken emek yoğun bir üretim zincirinden bahsediyoruz. Tüm bunlar 30-40 metrekarelik merdiven altı mutfaklarda değil 100’lerce metrekarelik alt yapısı oluşturulmuş modern mutfaklar ile mümkündür.” ifadesini kullanıyor.

MİLLETE AT ETİ Mİ, İT ETİ Mİ YEDİRİYORLAR?
Taşeronların hangi marka yağı, hangi marka salçayı, hangi marka baharatı kullandığnı soran Çelik, “Eti, yoğurdu, sebzeyi, meyveyi, mantıyı, tatlıyı, ekmeği, turşuyu kimlerden alıyor? At eti mi yediyorlar millete, it eti mi? Hammadde kalite kontrolü var mı, şebeke suyunu arıtıyor mu, personel ve tesis hijyeni sağlanıyor mu? Kalifiye personel ile mi çalışıyor yoksa yoldan geçenle mi? Personel eğitimi sağlanıyor mu? Taşeron firma, taşeron çalıştıran yemek şirketi ve hizmet alan müşteri tüm bunları kontrol ediyor mu? Tabi ki etmiyor; etse 4 kap yemek 2,80 TL 'ye nasıl alınır, nasıl satılır?” diyor.

Gerekli standartlara riayet etmeden üretilen yemeklerin toplum sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğine işaret eden Çelik, “İyi yıkanmamış sebze ve meyveler, hijyeni sağlanmamış personel ve sterilize edilmemiş üretim ortamı ve üretim malzemeleri nedeni ile bir çok bakteri ve virüs vücudumuza saldırıyor. Bu esnada bağışıklığımız zayıf ise birçok dâhili hastalığa kapı açmış oluyoruz. Karbonhidratlı, bol doymuş yağlı yemekler ve açlık hissimizi daha da artıran mısır şuruplu içecek ve tatlılarla obeziteye ve kalp-damar hastalıklarına varan ciddi sağlık problemlerine yakalanıyoruz. Son kullanım tarihi geçmiş ürünler nedeniyle yaşanan zehirlenmeler can kaybı ile sonuçlanabiliyor.

İnsan sağlığını ve insan canını hiçe sayan bu düzenbazları bir an önce sistemden ayıklamalıyız.

Sağlık kapkaççılığına dur demeliyiz!” ifadeleriyle yetkilileri göreve çağırıyor.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52