Yediklerimizin helal olduğundan emin olmalıyız

İnsanların aldıkları ürünün kaynağını sorgulaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Faruk Beşer, helal-haram noktasında firmalara baskı oluşturulmasının önemine dikkat çekti.

Yediklerimizin helal olduğundan emin olmalıyız
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Beşer, helal-haram-mekruh kavramlarını açıklarken, günümüzde sıkça sorulan sorulara da cevaplar verdi.
Helal ve haram kavramlarını bilmek her Müslüman'ın üzerine düşen bir vecibe diyen Beşer, üretici ve tüketicinin bu konuda hassas davranması gerektiğini ifade etti.

HELAL VE HARAM YETKİSİ SADECE ALLAH’INDIR
-Gıda ve beslenme noktasında, helal-haram ve mekruh kavramlarını bize açar mısınız?
-Haram, işlenmesi, yenmesi vs. yasak olan, yapılması halinde kişinin ceza göreceği şeydir. Mekruh ise, haram olmamakla beraber, hoş olmayan, çirkin görünen, yapamasanız daha iyi olur denen şeylerdir.
Efendimiz'in ifadeleriyle; "Helal, Allah'ın helal kıldığı, haram ise Allah'ın haram kıldığıdır". Yani helal ya da haram kılma yetkisi sadece Allah'ındır. Efendimiz (sas) bile ancak O'nun helal ya da haram kıldıklarını açıklar, kendiliğinden, şu haramdır, bu helaldir diyemez. Ancak bizim Kuran'ı Kerim'de açıkça göremediğimiz bazı hususlarda Allah Rasulü (sas), Allah'ın muradını peygamber olma özelliğiyle anlayarak bazı şeyleri haram ya da helal kılabilir.

GDO GELECEĞİN EN ÖNEMLİ PROBLEMİ
-Fıkhî açıdan beslenmede ortaya çıkan en büyük sorunlar nelerdir? Örnekleriyle açıklayabilir misiniz?
-En büyük sorunlardan birisi, günümüzde Müslümanların dahi haram duyarlılıklarının azalmasıdır. Böyle olunca "haram-helal ver Allah'ım, senin kulun yer Allah'ım." durumu ortaya çıkar. Onun için Müslüman geçinen insanlar yediklerinin helal olduğu konusunda emin olmalıdırlar. Çünkü bütün manevî duyarlılıklar buna bağlıdır.
İkinci problemli alan et ve tavuk ürünleridir. Hamdolsun, son zamanlarda bazı kesimhanelerde çoğunlukla inanca saygılı olunuyor. Ancak hepsi böyle olmadığı gibi, böyle devam edeceği garantisi de yoktur. Bu konuda dindar insanlar aldıkları ürünün kaynağını sorgulamalı ve bir nevi baskı grubu oluşturmalıdırlar. Bu önemli bir ibadettir.
Üçüncü olarak GDO'lu diye ifade edilen ürünler gelecekte en büyük problemi oluşturacaklardır.

TÜKETİCİ NEYİ NEREDEN ALDIĞINI BİLMELİ
-Tüketici, gıdanın içeriğini araştırmakla mükellef midir? Helal olmasına dikkat etmeyen ve bilerek suiistimal eden üreticinin dinen sorumluluğu nedir?
-Herkes her fiilinden sorumludur. Tüketici neyi nereden aldığını bilmelidir, imkânı ölçüsünde yediğinin kaynağını sorup öğrenmelidir. Üretici, haram bir mal üretmemelidir. Hayvancılık yapıyorsa, yemine kadar her şeyin temiz ve helal olduğundan emin olmalıdır. Satıcı, satmak üzere aldıklarının nasıl üretildiğini bilmelidir.

HARAM OLANI ALAMAZ SATAMAZ VE KULLANAMAZ
-Katkı maddeleri, her ne kadar gıda mevzuatına uygun olsa da ilgili uzmanlar bunlardan bazılarının zararlarından bahsediyor. Bu ürünler için fıkhî anlamda nasıl bir izah getirebiliriz?
-Naslarda haram olduğu bildirilmeyen maddelerde belirleyici asıl, insan sağlığına zararlı olup olmadığıdır. Zararlı ise zararı oranda sakıncalıdır. Bu sakınca mekruhtan harama kadar uzanabilir. Ama bu zararı elbette işin uzmanı olan insanlar açıklamalıdırlar ya da tecrübe ile sabit olmalıdır. Katkı maddeleri için şu kuralı uygulamalıyız: Müslüman haram olan hiçbir maddeyi alamaz, satamaz ve kullanamaz. Başkası kullanmışsa o zaman da bu pis maddelerin başkalaşım ve yok olma (istihale ve istihlak) yaşayıp yaşamadıklarına bakarız. Bu ölçülerle ben öyle sanıyorum ki, tüketici avam (umumen halk) olarak bu katkı maddelerinin, en azından pek çoğunun haramlık oluşturduğu söylenemez. Dediğimiz gibi dikkatli bir müminin bunların kötü asıllı olanlarından sakınmaya çalışması ise ayrı bir husustur.

SERTİFİKADA KİMYA İLE FIKIH BİR OLMALI
-Birçok kurum Helal Gıda Sertifikası veriyor. Bu belgeler ürünün helal olduğuna kesin delalet eder mi?
-Bu mesele henüz oturmadı, ama geç de olsa hayırlı bir gidişin var olduğunu söyleyebiliriz. Bu sertifikayı veren bazı kuruluşlar fıkhın ölçülerinden çok kimyanın ya da mühendisliğin ölçülerine bakıyorlar gibi geliyor bana. Oysa şer'î ölçülerle haram olmayan bir şeye bizim haram deme hakkımız yok. Aksi halde hayatı yaşanmaz kılarız ve insanlardaki haramlık duyarlılığını yok edebiliriz. Bu konuda daha dikkatli ve fıkhın ölçülerini merkeze alan çalışmalar da var. Ama onlar henüz sertifika vermeye başlamadılar. İnşallah yakında onlar da piyasaya girer ve tatlı ve faydalı bir rekabet başlar.

-Bazı firmalar helal sertifikasını sadece bir ürününe aldığı halde reklamlarında sanki bütün ürünlerine almış gibi gösterebiliyor. Bu durumun hükmü nedir?
-Varsa bu durum elbette bir sahtekârlık olur. Bunu yapan bir firmanın bu hali bile onun güvenilmez bir firma olduğu için yeterli bir delildir. Mümkünse bunu deşifre etmelidir. Ama dediğimiz gibi bunu kontrol etmek, üreticiden önce o sertifikayı veren kuruma ait olmalıdır.

“HELAL VE TAYYİB OLARAK YİYİN”
-Bir gıdanın helal olması aynı zamanda sağlıklı olması anlamına da gelir mi?
-Aynen öyle. Allah buyurur ki, "Size verdiğimiz rızıklardan helal ve tayyib olarak yiyin". Helal olması, haram kaynaklı ve haram bir yoldan edinilmiş olmaması demektir. Tayyib olması ise sağlıklı olması demektir. Sağlıklı olmayan bir gıda, helal bir kaynaktan ve helal yolla edinilmiş olsa bile tayyib değildir.
Samanyoluhaber

Anahtar Kelimeler: Gıda Vitrini, Gıda, Vitrin, Tarım, GDO, Gıda Güvenliği, Alo 174, Sağlıklı Gıda, Beslenme, Yemek, Baklava, Restoran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Mehdi Eker, Çikolata, İhracat, Çay, Kahve

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52