Yağda tercihi lezzet belirler

Tariş, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi tarafından zeytinyağında kalitesi onaylanmış beş markadan biri.

Yağda tercihi lezzet belirler
Röportaj : İlknur Menlik -Gıdahattı

Kökleri Cumhuriyet öncesine, 1910’lu yıllara dayanan, ismini kuruluş yıllarında destek veren Tarım Bankası (Ziraat Bankası) ile İş Bankası’nın ilk hecelerinden alan bir kooperatif örgütlenmesi Tariş. İncir, üzüm, pamuk ve zeytinyağında, her biri özerk dört birliğin çatısı altında bugün Ege Bölgesi’ndeki 7 ilde, 106 kooperatif ve bunlara üye yaklaşık 100 bin üretici ortak yer alıyor.

Zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğini hedefleyen Türkiye, 1998 yılında ayrıldığı Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC) üyeliğine geçen yıl geri döndü. Konseyin 27 Haziran-1 Temmuz 2011 tarihleri arasında İstanbul’da yaptığı 17. Olağanüstü Toplantısı’na katılan IOC İcra Direktörü Jean Louis Barjol, İzmir’de Tariş tesislerini de ziyaret etti.

2002’den bu yana IOC’un kalite kontrol programında olan Tariş, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin oluşturduğu Beyaz Liste’deki kalitesi onaylı 5 markadan biri. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’ne bağlı 33 kooperatifte 28 bin üretici örgütlü.

“Biz, Tariş şişesindeki zeytinyağının hangi bahçenin ürünü olduğunu bilecek kadar onunla iç içe yaşarız” diyen Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin ile Tariş’i, zeytinyağını konuşuyoruz. Çetin, Genel Müdür Güngör Şarman’ın da eşlik ettiği sohbetimizde ilk olarak kooperatifçiliğin tarihine atıfta bulunuyor. Ahilik sisteminin, kuyumcular, bakırcılar çarşısı gibi oluşumların bir nevi kooperatif yapılanması olduğunu söylüyor Çetin. 1800’lü yıllarda İngiltere’de maden işçilerinin kurduğu tüketim kooperatifinin başlangıç sayılmasına rağmen, Türkiye’de kooperatif kültürünün daha eskiye, 1200’lü yıllara dayandığını vurguluyor.

Kooperatifçilik kayıt altına almaktır

“Kooperatifçilik düzenli bir üretim, kayıt dışını kayda almak demektir. Ülkenin üretim politikalarını, arz politikalarını planlamak. Hani var ya; patlıcanı, biberi, domatesi çok üretir, sonra da denize, yollara dökeriz. Kooperatifçilik ile bunları planlarsınız, öyle rezaletler ortaya çıkmaz.

Türkiye’de kooperatifçilik, daha Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında, en dibe vurduğumuz o yıllarda ortaya çıkar. Türk milletinin en asil tarafı, en kötü gününde bile kalkışabilmesidir. Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Tarih, Hasan Tahsin’in ilk kurşununu kurtuluş savaşının başlangıcı kabul eder. Ekonomik kurtuluş savaşı ise benim atalarımın dibe vurmuş, çaresiz bir ülkede harekete geçmesiyle başlar. Burada ileri görüşlülük, müthiş bir zeka, asalet ve vatanseverlik var. Bizi dünyanın en önemli uluslarından birisi yapan bu özelliktir. Bu, bana göre ekonomik kurtuluş savaşının başlangıcıdır.”

Küresel ölçekte yaşanan krizlerin domino etkisiyle ülkelere olumsuz etkilerine dikkat çeken Tariş Yönetim Kurulu Başkanı Çetin, “Bunu kesebilecek tek şey, aradan bir taşı çekersiniz, domino etkisi durur. Krizlerin etkisini durdurmak için de milli sermayeye ihtiyaç vardır” diyor.

Tariş hakkındaki yanlış algıya işaret eden Çetin, Tariş’in, dört birliğin, dört ayrı tüzel kişiliğin ve dört ayrı ürünün müşterek ismi olduğunu belirtiyor. Bugünkü Tariş İncir, Tariş Pamuk, Tariş Üzüm ve Tariş Zeytinyağı yapılanmasının temelinin 1949 yılında atıldığını hatırlatan Çetin, şunları söylüyor:

“Biz Tariş markasını kardeş ürünlerle müşterek kullanırız. Ama her birliğin Tariş markasını kullanacağı alanlar bellidir. Bunlar aramızda yapılan anlaşmalar ve patentlerle tescil edilmiştir. Mesela biz zeytin, zeytinyağı, zeytinyağlı ürünler ve sabunlar gibi ürünlerde Tariş markalı üretim yapmaktayız. Öte yandan zeytinyağında Tariş olarak coğrafi işaret aldık ve bunlar da Patent Enstitüsü tarafından onaylandı.

Zeytinde iki ana varyete Edremit yağlık ve Memecik vardır. Bu iki varyetenin hakim olduğu bölgelerde yüzlerce lokal lezzetler vardır ki bu da ülkemiz için, tüketiciler için önemli bir zenginliktir.”



TA-ZE bir konsept


Tariş markalı zeytin ve zeytinyağlarının analiz ve kontrolleri, 2000 yılından bu yana Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne akredite olan birliğin laboratuvarında yapılıyor. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin ürünleri, dört ana başlık altında toplanıyor: Zeytinyağı, zeytin, özel ürünler ve kişisel bakım ürünleri… Tariş ürünleri, zincir marketlerin yanı sıra TA-ZE markası altında butik mağazalarda da tüketiciyle buluşuyor. Tariş Yönetim Kurulu Başkanı Çetin’e, TA-ZE yapılanmasını soruyoruz:

“Halkımıza zeytinyağını, faydalarını anlatabilmek için tanıtım faaliyetlerinin yanı sıra butik mağazacılık anlayışını geliştirdik. İlk butik mağazamızı İzmir Konak’ta açtık. TA-ZE dediğimiz şey, Tariş’in TA’sı ile Zeytin’in ZE’si. İzmir’in yanı sıra İstanbul Suadiye’de, yurt dışında Chicago, Toronto ve Singapur’da varız. Koleksiyonumuz o kadar dikkat çekti ki, bir İtalyan endüstriyel tasarım dergisi, bize 15 sayfa yer verdi.

- Ambalajda çok mesafe kat ettiniz.

- TA-ZE, diğer üreticilerde de butik üretim anlayışını başlattı. O kadar yaygınlaştı ki, bunları gördükçe seviniyorum. Bu, bizim istediğimiz, ‘işte bu, işte bu’ dediğimiz bir şey. Zeytinyağının gelişmesi ve halkımızın zeytinyağının lezzet farklarını algılaması bakımından çok önemli bir şey.

- Sağlık faydası da çok fazla.

- Tabii ki, ama şunu söylemek istiyorum; insanlar, zeytinyağı çeşitleri içinde ağız tadına göre seçebileceği bir çeşit görmelidir. Bana sorarlar, ‘En iyi yağ hangisi?’ ‘En iyi yağ’ diye bir şey yok, laboratuvar değerlerinde sorun olmayan her yağ iyidir. İyilik kavramı insanın ağzına gelen lezzettir. Lezzet nasıl değişir? Mısır özü, soya, ayçiçek yağı rafine edilerek yapıldığı için nötr, kokusuz yağlardır, bölgesel farklar önemli değildir. Zeytinyağını diğer bitkisel yağlardan ayıran temel özellik; tohumdan değil, zeytinin meyvesinden elde edilişidir. Zeytinyağı, meyve suyunun özüdür. Bu zeytinyağına doğrudan tüketim şansı verir. Fabrikada otomatik makinenin ucundan zeytini dökersiniz, diğer yandan şişeye doldur, otur ye. Herkesin beğenebileceği bir lezzet vardır. Türkiye yavaş yavaş bunu tanımaya başlıyor.

- Peki, Türkiye dünya zeytinyağı pazarının neresinde?

- Dünyadaki tüketilen sıvı yağların içinde zeytinyağının payı yüzde 3. Dünyada 3 milyon ton civarında zeytinyağı üretimi, ona yakın bir tüketim var. Zeytinyağı tüketimine bakıyorsunuz, eğitim, kültür seviyesi yüksek ülkelerde. Mesela soya kültürüne sahip olmasına rağmen Çin’de, Japonya’da, Kore’de, Amerika’da ciddi şekilde zeytinyağına bir dönüş var. İşte meşhur Girit insanı vardır, Girit adasında yaşayan insanlar dünyanın kalp damar hastalıkları bakımından en sağlıklı insanlarıdır. Türkiye’de ortalama 1,5 kilogram olan kişi başına zeytinyağı tüketimi, Yunanistan’da 21 kilodur. Bu nadide ürünümüzü öncelikle kendi insanımızın tüketmesi lazım. Tarım Bakanlığı’nın koyduğu doğru bir hedef ve bu hedef doğrultusunda gelişen bir sektör var. Türkiye bunun listesine girecektir.

Zeytinyağı arz fazlası olmayan tek üründür. Türkiye 1 milyon tonun üzerinde sıvı yağ tüketir, bunun büyük bir bölümü ithal edilir. Ciddi bir açığımız var. Bitkisel yağlı tohum ve hamyağ ile yan ürünler dahil toplam ithalat tutarı yaklaşık 3 milyar dolar civarındadır. Bir tarım ülkesinde bu bir faciadır.

Üç büyüğün pazar payı %65

Sohbetin bu noktasında Tariş Genel Müdürü Güngör Şarman’a, Türkiye’de zeytinyağı pazarının büyüklüğünü soruyoruz. Şarman, Türkiye’de bugünkü tüketim seviyesiyle sadece tüketime hitap eden zeytinyağı pazarının %65’ini Tariş’in de aralarında olduğu 3 büyük firmanın karşıladığını belirtiyor ve “Geri kalanı daha küçük pazar payları olan lokal firmalar. Potansiyeli olan, giderek gelişen bir pazar. Tanıtımını artırıp, ürününüzü ortaya koyabildiğiniz ölçüde pazarı da geliştirebilirsiniz” diye ekliyor.

Dünya Bankası ve BM’nin açıklamalarına göre, dünyada 1 milyar insanın açlık sınırında olduğuna işaret ederek sözü tekrar alan Tariş Yönetim Kurulu Başkanı Çetin, şöyle devam ediyor:

“AB, kendi çiftçisini, topluluk bütçesinin neredeyse yüzde 50’sini oluşturan 45-50 milyar avro tutarında destekliyor. Tarımın desteklenmemesi halinde insanlar üretimden düşüyor, köyden kente hücum başlıyor. Bu sefer büyük şehirlerde altyapı sorunları ve sosyal problemler ortaya çıkıyor. Çiftçiyi köyünde kalmaya özendirmek lazım. Çünkü çiftçi üretim için şarttır ve ihtiyaçtır.

Türkiye’nin en güçlü olduğumuz alan tarımda yüzde 45 ithalatla birinci sırayı tutması dramatiktir, oturup üzerine düşünülmesi gereken bir şeydir. Dünya ölçeğindeki gıdada üstünlük savaşında geri duramayız. 10 sene evvel, ‘3. dünya harbi tarlalara düşecek’ dediğimde, ‘ütopya’ diyenler, bugün ‘Cahit Çetin haklıymış’ diyorlar. Keşke haklı olmasaydım. Biz kooperatifçiliği yaparken, dünyada olan bitene de bakmaya çalışıyoruz. Bu ülkede kooperatifçiliğe şiddetle ihtiyaç var ve olması gereken bir şey.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52