Fakirler için altın tepside zehir!

Dünyanın hakim güçleri, genetiği değiştirilmiş pirincin Afrika ve Asya'da açlıkla mücadele açısından hayatî önemde olduğunu iddia ediyorlar...

Fakirler için altın tepside zehir!

Genetik değişime uğratılmış pirincin vitamin eksikliği çekilen ülkelerde cankurtaran olabileceği açıklandı. Yetersiz beslenmeyle mücadelenin devlet eliyle yürütülmesini isteyenler ise farklı yöntemler öneriyor.

"Altın Pirinç" yıllardır tartışılan ve bilim insanlarını bölen bir kavram haline geldi. Genetiği değiştirilmiş pirincin açlıkla mücadele açısından hayatî önemde olduğunu söyleyenler de var, genetik yapısına yeni özellikler kazandırılan bu pirinç türünün, biyoteknolojinin gıda endüstrisini istila etmesine yarayacağını iddia edenler de.

Peter Beyer ve Ingo Potrykus adlı biyologlar bundan on beş yıl önce "Altın Pirinç" tabir edilen genetiği değiştirilmiş pirinç cinsini manipüle etmeyi başarmışlardı. İki bilim insanı pirincin genetik yapısını, vücutta A vitaminine dönüşen beta-karoteni üretebilecek şekilde değiştirmişlerdi.

Beyer, Potrykus ve bu sarımtırak temel gıda maddesinin diğer taraftarları şu tezi savunuyorlar: "Bu pirinç, öncelikle A vitamini eksikliğinden kör olan ya da kızamığa yakalanan çocukların hayatını kurtarır."

A vitamini eksikliği sanayi ülkelerinde yaşayanların kavrayamadıkları büyük bir sorun. Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre öncelikle Afrika ve Güneydoğu Asya'daki 250 milyon çocuk vitaminsizlik çekiyor, her yıl yeterli A vitamini alamadığı için kör olan 250 bin ila 500 bin çocuğun yarısı da bir yıl zarfında ölüyor. Bu ülkelerdeki anne ölümleri de dünya ortalamasının çok üzerinde seyrediyor.

Temel gıda maddelerinden pirinç neden A vitamini kaynağına dönüştürülmesin? Bu pirinç neden hâlâ piyasa çıkmadı? Prototip pirincin ruhsat alabilmesi için bir dizi deney yapılması, yıllarca üzerinde çalışılarak mükemmelleştirilmesi, ekiminin denenmesi ve elde edilen bilgilerin ışığında ruhsat işlemlerinin başlatılması gerekiyor.

İdeolojik takıntılar
"Altın Pirinç" projesi aynı zamanda yoğun direniş yüzünden de gecikiyor. 2013 yılında Filipinler'deki deneme alanı eylemciler tarafından tahrip edilmişti. Projeye karşı olanlar genetik değişime uğramış pirincin A vitamini sıkıntısını gidermeye yetmeyeceğini ve genetik endüstrisinin "hayır" kisvesi altında kalkınma halindeki ülke pazarlarına sızmaya çalıştığını öne sürüyorlar.

İngiliz gazeteci Mark Lynas genetik bilimiyle ilgili bu tür itirazlara pek sık kulak misafiri olmuş. Genetik değişime uğratılmış gıda maddelerine karşı çıkan Lynas, "Altın Pirincin" cankurtaran olabileceğine ise ikna olmuş.

Lynas, “Genetik bilimiyle ilgili tartışmalarda komplo teorileri pek sık dile getirilir. Karşıtları, muhteris gıda endüstrisinin komplosu olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. Oysa ‘Altın Pirinç' bütün insanlığın malı ve geliştirme masrafları da kamu kaynaklarından karşılanıyor” diyor.

Ancak vitaminli pirincin geliştirilmesi endüstrinin yardımı olmadan başarılamazdı. Beyer ve Potrykus kimyevi tarım ve tohumluk malzemesi üreten Syngenta şirketiyle çalışmış ve özel pirincin patenti de bu şirkete geçmişti. Syngenta, ticari kâr amacı gütmediğini ve genetik pirincin küçük üretici tarafından ruhsat ücreti ödemeden kullanılabileceğini duyuruyor.

‘Devlet organize etmeli'
Ancak pirinçteki hammaddenin insan organizması tarafından vitamine dönüştürülebileceği ve uzun süre stoklanan pirincin beta-karoten kaybına uğramayacağı kanıtlanabilmiş değil. Alman tüketiciyi koruma örgütü Foodwatch'un başkanı Thilo Bode, vitaminli pirincin gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşacağının nasıl garanti edilebileceğini soruyor.

Pirinci tüccarın alıp sattığını hatırlatan Thilo Bode Filipinlerde biz dizi sarı cins pirincin satıldığını hatırlatıyor ve “Çocukları A vitamini eksikliği çeken ailelere gerçekten ‘Altın Pirinç' satıldığını ve bu pirincin yeterli miktarda tüketileceğini kim garanti edebilir?” diyor.

Bode, Dünya Sağlık Örgütü'nün A vitamini hapı ve vitamin katkılı gıda maddesi dağıtma yöntemini neden daha gerçekçi bulduğunu “Vitamin eksiği olanlara doğrudan ulaşacağı için bu yöntem çok daha etkili olur. Dağıtım özel şirketlere bırakılmayıp, devlet eliyle yapılabilir. Böylece en kısa yoldan ihtiyaç sahibine ulaşmak mümkün olur” sözleriyle dile getiriyor.
Deutsche Welle Türkçe

Güncelleme Tarihi: 13 Şubat 2014, 17:35

Selami Türkoğlu

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52