Gümrük vergileri kaçakçıları cesaretlendiriyor!

TÜKSİAD Başkanı Hasan Hüseyin Karapınar yüksek gümrük vergilerinin kaçak kuruyemiş ticaretine çanak tuttuğunu ve haksız rekabete yol açtığını ifade etti.

Gümrük vergileri kaçakçıları cesaretlendiriyor!
Röportaj / Selami Türkoğlu
Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜKSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Karapınar ile kuruyemiş sektörünün son durumunu konuştuk. Karapınar’ın anlattıkları gündem oluşturacak cinsten. Ancak iki konu hemen öne çıkıyor: Birincisi yüksek gümrük vergilerinin düzeltilmesi, ikincisi ise reklam kanallarında gençliğin sağlıksız beslenmeye teşvik edilmesi.

-Genel anlamda, kuruyemiş sektörünün hammaddesi sayılacak ürünlerin hasadında rekolte düşüklüğünden bahsediyorsunuz. Bu düşüşü neye bağlıyorsunuz?

-Tarım ürünlerinin rekoltesi iklimle ve hava şartlarıyla birebir ilgilidir. Yağmurlar uzun süre devam etmiş bundan dolayı nohut bitkisi olumsuz etkilenmiştir ve bazı yerlerde tamamen, bazı yerlerde %70‘lere varan rekolte kaybına sebep olmuştur. Keza dolu Antep fıstığını olumsuz etkilemiştir. Bunların dışında bazı ürünlerin geçen sezondaki oluşan fiyatlarını çiftçilerimiz beğenmemiş ve bu yıl o ürünleri ekmeyerek ihtiyacın altında bir üretim olmuştur. Değişik sebeplerden dolayı bu yıl bazı ürünlerde rekolte düşüklüğü yaşanmaktadır.

-Fındık üretiminde dünya üretim ve pazarının önemli oyuncuları arasında Türkiye de bulunuyor. Bu potansiyeli yeterli derecede değerlendirdiğimiz söylenebilir mi?

-Fındık üretiminde Türkiye birinci sıradaki yerini korumaktadır. Dünya fındık üretiminin yaklaşık %70‘ni kendi başına karşılamaktadır. Bu oran 1970‘li yıllarda %90 seviyelerinde idi. Ancak bazı ülkeler fındık ekimi yaparak üretim oranımızı düşürmüşlerdir. Türkiye’de fındıkta fiyatlar yüksek oldukça diğer ülkelerdeki ekim alanları çoğalmakta ve rakip ülke sayısı artmaktadır. Fındık bizim önemli ihraç ürünlerimizden biridir. Bu üründe devlet desteği de önemli miktarda vardır. Aslında fiyatları daha makul seviyede tutarak rakip üretmememiz gerekmektedir. Söz sahibi tek ülke olma konumumuzu devam ettirmeliyiz.



-Ürünlerin hasat dönemi sona erdi, kuruyemiş sektörü açısından tüm ürünlerin üretim miktarlarını ve rekolte oranlarını bizimle paylaşır mısınız?

-Sektörümüze hammadde oluşturacak ürünlerin hasatları bitti. Bazı ürünler ortalama rekolteyi korurken bazılarında yukarıda sıraladığım sebeplerden dolayı rekolte düşüklüğü yaşamaktayız. Ayçekirdeği bu yıl geçen yıldan biraz az olmakla birlikte yılı sıkıntısız tamamlayacağımızı umuyorum. Yıllık ülkemizde ayçekirdeği üretimi 100 bin ton civarında olur. Bu yıl bu miktarın biraz altında görülüyor. Yine kabak çekirdeğinde 40.000 tonlarda olan geçen yıl ki üretimde bu yıl %20 kayıp görünüyor. Nohut üretiminde geçen yıllarda ülkemiz iyi noktalarda idi. Kuruyemiş sektöründe kullandığımız çiğ nohut miktarı yaklaşık 90 -100 bin ton civarındadır. Bu miktarla beyaz leblebi, sarı leblebi ve türevleri yapılır. Bu yılki üretim kaybı %70’lere kadar varmaktadır. En büyük kayıp nohutta yaşanmaktadır. Yine fındıkta yıllar ortalaması rekoltemiz 650.000 ton civarındadır. Ancak bu yıl 430.000 ton civarında kalacak gibi görünüyor. Antep fıstığımızın ortalama yıllık rekoltesi 100.000 ton iken bu yıl 50.000 tonlarda kalmıştır. Ancak geçen yıldan artan bir miktar ürün vardır. Üzüm’de de son günlerde yağan yağmurlar sergideki ürünleri olumsuz etkilemektedir.

-Türkiye’de kuruyemiş tüketim oranları hakkında bilgi verir misiniz?

-Türkiye hem üretimde hem de tüketimde dünya’da önemli yerdedir. Kuruyemiş tüketimi milletimizin tüketim kültüründe vardır. Bizim milli ürünlerimizde diyebileceğimiz Fındık, Antep fıstığı, İncir, Kayısı Üzüm gibi ürünler yüzyıllardır bu topraklarda yetişmekte ve milletimizin tüketimine sunulmaktadır. Türkiye’de kişi başı kuruyemiş tüketimi 3,5 kg. seviyesindedir. Bu miktar dünya ortalamasına bakıldığın da iyi noktalardadır, ancak biz bu durumu hala yeterli görmüyoruz.

ÇOCUKLARIMIZ YANLIŞ YÖNLENDİRİLİYOR

-Kuruyemiş, dünyanın değişik ülkelerinde farklı şekillerde tüketiliyor. Türkiye’de tüketicilerin beslenme açısından doğru kuruyemiş tükettiğini söyleyebilir miyiz?

-Kuruyemişin faydaları hem Türkiye’de hem de dünyada yeterince anlaşılamamıştır. Bu ürünler insan sağlığına son derece faydalı ürünlerdir. Bilinçli tüketildiğinde çok faydalı gıdalardır. Ancak yeni nesil beslenme alışkanlıkları farklı noktalara kaymaktadır. Reklamlarla başka sebeplerle çocuklarımız fastfood ve cipsli ürün tüketilmeye teşvik edilmektedirler. Bu son derecede yanlış bir beslenme alışkanlığıdır. Çocuklarımızı daha sağlıklı beslenme şekillerine yönlendirmemiz gerekir. Bizim çocukluğumuzda okullarda yerli malı haftası düzenlenirdi. Herkes evinden ülkemizde yetişen ürünlerden getirir, bir panayır havasında kutlanırdı. Belki yeniden o günleri canlandırmak gerekir. Ayrıca medyaya çıkan sağlık sektörü mensuplarının bu ürünlerin faydalarını anlatmaları gerekir diye düşünüyorum. Ülkemizde kuruyemiş eğlencelik olarak tüketiliyor, hâlbuki bilinçli tüketildiğinde alternatif tıpta kullanılabilir. Yine bazı ülkelerde yapıldığı gibi öğünlerin yerine kuruyemiş tüketilerek hem sağlıklı beslenme sağlanır, hem de ürünler daha bilinçli tüketilmiş olur.




-Kuruyemiş ihracatında belirlenen hedeflerin yakalanma oranı nedir? İhracatta yaşadığınız sıkıntılar var mı, varsa nelerdir?

-Kuruyemiş ihracatı her geçen gün artarak davam ediyor. Dünyada tüketim az olduğu için bu artış biraz yavaş oluyor. Bizim milli ürünlerimiz diye tabir ettiğimiz(Fındık, Antep fıstığı, İncir, Kayısı, Üzüm) gibi çeşitlerimizin kendi başlarına ihracatları zaten var. Biz bu çeşitlerin kuruyemişçiler tarafından işlenmiş, kavrulmuş ve paketlenmiş yani çerezlik olmuş kısmıyla ilgileniyoruz. Aksi halde bu ürünlerimiz üretildiği kadar zaten ihraç ediliyor. Sektörümüz üretimde modern makine ekipmanları kullanarak pazara ürünlerini sunuyor. Girdiğimiz pazarlarda da kalıcı oluyoruz. Çünkü hem ürünlerimizin kalitesi hem de işleme esnasında sağlanan damak tadı bizleri pazarda kalıcı kılıyor. Önemli olan ürünlerimizi pazara sokabilmek ve pazarda yer alabilmektir. Yıllık yaklaşık 600 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmekteyiz. Bu miktar yeterli mi? Asla yeterli bulmuyorum. Ülkemiz bunun on katı daha fazlasını ihraç edebilecek potansiyele sahiptir. Sektör olarak yeni pazarlar arayışı içerisindeyiz. Sorunlarımız oldukça ilgili makamlara iletiyoruz. Hükümetimizin ihracat noktasındaki gayretleri ortada, dolayısıyla sorunlarımıza hızlı çözümler bulunuyor

ÜLKENİN YÜKÜNÜ ALAN BİR SEKTÖRÜZ

-Tabi ithalatçı bir yapımız da var. Hangi ürünleri ithal ediyoruz ve ithalat sürecinde yaşadığınız sıkıntılar nelerdir?

-Bizim sektörümüzde ithalat çok az miktarlardadır. Bir kere şunu öğünerek ifade etmem gerekiyor. Sektör olarak yaklaşık 200 milyon dolarlık ithalat yapıyoruz. Buna karşılık 600 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Yani ithalatımızın üç katı kadar ihracat gerçekleştiriyoruz. Ülkemize yük olan değil ülkemizin yükünü alan bir sektörüz. İthal ettiğimiz ürünlerde ülkemizde ya yetişmeyen veya yetiştiği halde yetmeyen ürünlerden oluşuyor. Ağırlıklı olarak ithal ettiğimiz ürünler ceviz, badem, kaju gibi ürünlerdir. İthalatta en büyük sıkıntımız gümrük vergileri oranlarının yüksekliğidir.



HİBRİT TOHUM ÇALIŞMASINDA SONA YAKLAŞTIK

-Genel anlamda sektörün sorunları nelerdir. Bu konuda ilgili makamlardan ne gibi beklentileriniz var?

-Sektör olarak hem hammadde üretimindeki sorunlarla hem üretimdeki sorunlarla hem de pazarlamadaki sorunlarla uğraşmak durumundayız. Üretim safhasında çiftçilerimize birkaç çeşit dışında destekleme verilmediği için çiftçilerimiz ekim zamanı eğer yüksek kar görmezse, devletten destek primi aldığı başka ürünlere kayıyor, dolayısıyla hammadde sıkıntısı çekebiliyoruz. Hâlbuki bizim ürünlerimize de destek primi verilse çiftçi istikrarlı olarak her yıl eker. Çiftçi yemlik mısır ekerse destek primi alır, fiyatı daha fazla olan patlamalık mısır ekerse destek primi alamaz. Bizde ülkemizdeki üretim yetmediği için dışarıdan ithal ederiz. Yine çiftçimiz tarlasının bir kısmına yağlık ayçekirdeği ekerse destekleme primi alır, ancak çerezlik ayçekirdeği ekerse alamaz. Bu uygulamanın değişmesi lazım. Yine ürün yetiştirirken geleneksel tohumlar kullanılır. Hâlbuki hızla hibrit tohuma geçmemiz gerekiyor. Hem birim alanda ürünü daha fazla alıyoruz hem de yüksek kalite elde ediyoruz. Ülkemizde girdi maliyetleri yüksek olduğu için bu durum direkt üretilen ürüne yansıyor ve özellikle yurtdışında rekabet şansımız azalıyor. Devletimizin bu konuda bizlere yardımcı olmaları gerekiyor. Hibrit tohum konusunda derneğimizin mütevazı imkânlarıyla bir çalışması var, yakında sonuca ulaşacağız. Şayet başarı sağlanırsa çok güzel gelişmeler olacak. Pazarlama noktasında da sektörümüzün ciddi problemleri var. Özellikle marketler yasasının çıkmasını bekliyoruz. Büyük marketler güçlerinden kaynaklanan bazı dayatmalar yapmaktadırlar. Yeni düzenlemede bunların ortadan kalkacağını umut ediyoruz. Dernek olarak marketler yasasına komisyonda önerilerimizi sunarak katkı sağladık. TBMM genel kuruluna sevk edilen yasa geri çekildi, tekrar gündeme gelmesini beklemekteyiz.

-Sektörde yaşanan rekabet şartları konusunda neler söylemek istersiniz?

-Rekabeti iç piyasada ve dış piyasada diye ikiye ayırmamız gerekiyor. Dış piyasalardaki rakiplerimiz ülkelerinde yetişen hammaddeyi bizden daha avantajlı alabiliyorlar. Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi bizim ülkemizde girdi maliyetleri yüksek, bizim rakiplerimizin ülkelerinde ise daha düşük, dolayısıyla dış piyasada hayli zorlanmaktayız. İç piyasadaki rekabette hayli kızıştı. Meslektaşlarımız bazen kıyasıya birbirleriyle rekabet ediyorlar. Zaten son yıllarda karsız bir süreç yaşıyoruz. Eskiden enflasyonun çok fazla olduğu dönemlerde kar marjımızda yüksekti. Satışlarda vade olursa vade farkını alabiliyorduk. Tahmini enflasyon oranlarını satışlarımıza yansıtıyorduk, eğer enflasyon bu oranın altında kalırsa aradaki fark kar hanesine dâhil oluyordu. Ancak son yıllarda hükümetimizin başarılı ekonomi politikaları sonucu enflasyon oranları tek haneli rakamlara düşmüş ve bundan dolayı bizler karlarımıza enflasyon miktarlarını ilave edemez olmuşuzdur. Yani yeni bir döneme adapte olmaya çalışıyoruz. Bunlarda kar marjlarımızı düşürmektedir. Sektör mensuplarının daha dikkatli maliyet hesaplarıyla hareket etmeleri gerekmektedir. Aksi halde sektörde sıkıntılar baş gösterebilir.



GÜMRÜK ORANLARI KAÇAKÇILIĞI TEŞVİK EDİYOR!

-Söz rekabetten açılmışken, son günlerde ayyuka çıkan kaçak kuruyemiş furyasından söz ediliyor. Bu konuda ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?

-Yukarıda da belirttiğim gibi ithal ürünlerimizde gümrük oranları çok yüksek ceviz, badem, kaju gibi ürünlerde % 43.2 oranlarında vergiler alınıyor, dolayısıyla bu miktar bazı insanların bu ürünleri gayri meşru yollardan ülkemize sokmaları isteğini tetikliyor. Resmi yollardan ithalatını yapıp tam vergisini veren tüccarla gayri resmi yollardan yurda ürün getiren tüccar arasında ciddi bir fiyat farkı oluşuyor ve rekabet etme imkânı ortadan kalkıyor. Bu çeşit haksız rekabetin biran önce durdurulması gerekiyor.

- Kaçak kuruyemiş faaliyetinin Mersin ve Doğubayazıt üzerinden gerçekleştiği, her gıda çarşısında temsilcilerinin bulunduğu, ton başına 1200 dolar ücret aldıkları söyleniyor. Bu bilgilerin doğruluk derecesi nedir. Kaçakçılar ne gibi yöntemlerle bu işi yapıyorlar?

-Bu konuda bizimde bazı duyumlarımız var. Tam sizin ifade ettiğiniz gibi olmasa da bu konuda bazı sıkıntıların olduğu muhakkak. Mersin limanımız uluslar arası bir liman, buradan böyle bir usulsüzlüğün olması mümkün değil. Ancak Mersin limanına gelen ürünler komşu ülkelere de sevk edilebiliyor. Özellikle Suriye, Irak ve İran gibi ülkelere gidecek ürünlerde Mersin limanı kullanılabiliyor. Yani mersin limanı transit olarak kullanılabiliyor. Ayrıca bu şehrimizdeki serbest bölgeye indirilen ürünlerde dünyanın birçok yerine pazarlanabiliyor, burada bir sıkıntı yok. Doğu ve güneydoğudaki komşu ülkelerimizden yurdumuza gayri resmi yollardan ürünlerin geldiği duyumunu bizlerde alıyoruz.

- Gümrüklerin yetersizliği, kontrol eksikliği gibi sebepler ilk akla gelse de, size göre kaçakçılığı tetikleyen unsurlar nelerdir?

-Burada tam olarak gümrüklerimizi de itham altında tutmamak gerekiyor. Yurdumuza giren kaçak ürünler resmi gümrük kapılarından girmeyebilir. Oralar devletin resmi yerleridir. 24 saat denetlenen kurumlardır. Kaçakçıların izledikleri başka yöntemler vardır diye düşünüyorum. Tabi bunların hepsi bir tarafa asıl mesele bu ürünlerin gümrük vergi oranlarının çok yüksek olması, bir ürünün gümrük vergisi o ürünün bedelinin yarısı kadar olursa bu problemler kaçınılmaz olur. Sektörümüz bu çeşit ürünleri işleyip paketleyip tekrar yurt dışına ihraç etmektedir. Yani bu ürünlerin tamamı yurt içinde kalarak tüketilmemektedir. Tarım üreticilerini koruma adına yüksek vergiler konulmaktadır. Hâlbuki bu ürünlerin bir kısmı bizim ülkemizde üretilmemektedir veya üretilende yetmemektedir. Ülkemizde üretilebilen ürünlerin çoğaltılması konusunda dernek olarak yoğun çalışma içerisindeyiz. Yurdumuzda ceviz ve badem ağacı dikimini tavsiye ediyoruz. Son yıllarda bu ağaçlardan milyonlarca dikiliyor. Yakın gelecekte biz ülke olarak bu ürünleri ithal eden değil, ihraç eden ülke olacağız. O zaman bu problem kendiliğinden çözülmüş olacak.

GÖSTERİLEN İLGİDEN MEMNUNUZ

- Bildiğim kadarıyla Sayın Zafer Çağlayan’a bir başvurunuz oldu ve sektörü ifade ederek destek isteğinizi ilettiniz. Kuruyemiş kaçakçılığı konusunda genel olarak ne gibi tedbirler aldınız. Yaptığınız görüşmelerden beklentilerinize cevap alabildiniz mi?

-Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan ile bir görüşmemiz oldu. Sektörümüzü kendisine anlattık. Özellikle ithalattaki sıkıntılarımızı ilettik, çok yakın ilgi gösterdi. Kendiside özel sektörün içerisinde olan bir kişi olarak zaten konulara intibakı çok kolay oluyor. Bizlere problemlerimizi hemen çözeceğini söyledi ve hemen orada ilgili makama problemlerin çözümü için talimatını verdi. Kısa sürede ithalata dayalı problemlerimizin çözüleceğini umut ediyoruz. Yine sürekli görüştüğümüz İthalat Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Sever de problemlerimizi biliyor, şu anda çalışma yapıyorlar. Ben bu vesileyle Sayın Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan ve İthalat Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Sever Bey’e teşekkür etmek istiyorum.

Sektörümüze gösterdiğiniz ilgiden dolayı ayrıca sizlere de teşekkür ediyorum. Sağlıklı hayat için tüm halkımızın kuruyemiş tüketmelerini de arzu ediyorum.



YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52