Dutlukuyu markasıyla vitrine çıktı

Edremit Körfezi zeytinlerinden üretilen Dutlukuyu zeytinyağı, orijinal tasarım cam şişe ve büyük boy teneke kutu ambalajıyla zeytinyağı severlerle buluştu…

Dutlukuyu markasıyla vitrine çıktı
Gıdavitrini - Dutlukuyu Zeytin & Zeytinyağı markasının yaratıcısı Murat Aslan, dünya literatürüne giren Edremit Körfezi zeytinyağının gelişmesine ve doğal bir şekilde tüketiciyle buluşmasına öncülük ettiklerini söylüyor. Zeytinlikler içinde yer alan evlerinin bahçesinde bulunan kuyudan aldıkları ilhamla “Dutlukuyu” markasını yarattıklarını söyleyen Murat Aslan, şimdilik sadece belirli satış noktalarından ve internet üzerinden satış yaptıklarını belirtiyor. Türkiye çapında bir marka olmayı hedeflediklerini belirten Murat Aslan, kendilerine slogan olarak “olea prima arborum omnium est” (zeytin tüm ağaçların ilkidir) ibaresini seçtiklerini söylüyor.
ZEYTİN TÜM AĞAÇLARIN İLKİDİR

Murat Aslan konyul ilgili şu bilgileri verdi:
“Zeytinyağı doğanın bize bahşettiği mucizevi bir iksir ve ne kadar şanslıyız ki Anadolu’nun birçok yöresinde yetişen milyonlarca zeytin ağacımız var. Kökeni MÖ 6000’li yıllara kadar inen bu ağaç (olea europea) ölmez ağaç olarak da adlandırılıyor. Ben çok hoşuma giden “olea prima arborum omnium est” (zeytin tüm ağaçların ilkidir) ibaresini markam olan “Dutlukuyu” ile yan yana kullanıyorum. Binlerce yıldır var olup nefaset ve şifa dağıtması, belki de insanoğlunun ehlileştirdiği ilk ağaç olması bana çok heyecan veriyor.
Her ne kadar Anadolu’nun birçok yerinde zeytin yetiştirilse de, en bilineni Edremit Körfezi’nde yetiştirilen zeytinlerden elde edilen “Körfez Sızması”dır. Dünya literatürüne giren Körfez sızması, Girit/Yunanistan ve Toscana/İtalya’dan sonra dünyanın nefaseti en yüksek üç yağından biridir”.
Murat Aslan, zeytinin işlenmesi sürecini ise şöyle anlatıyor:
“Natürel zeytinyağı, taze sıkılmış portakal suyu gibidir, zeytinler toplanır, yıkanır, kırılır ve sıkılır. Tek farkı, selülozik yapıdaki zeytin hücrelerinin yağını salıvermesi için biraz sıcak suya ihtiyaç duymasıdır.
Zeytinyağının saklama koşulları çok önemlidir, civarında bulunan her şeyden çok kolay etkilenir. Mutfağınızda tabağa biraz zeytinyağı koyun, sonra yakınında balık kızartın, sucuk pişirin ya da sigara için; tabaktaki zeytinyağınız balık, sucuk ya da tütün kokacaktır. Bu nedenle zeytinyağının üretilmesinden ambalajlanmasına dek geçecek sürede paslanmaz krom tanklarda depolanması ve dinlendirilmesi; havayla temas etmemesi ve doğrudan güneş ışığına maruz kalmaması gerekir. Plastik depo ya da bidonlarda bekletilen yağa maalesef plastik kokusu sinecektir, kimyevi etkileşim de cabası.”
HER ŞEY SAĞLIKLI ÜRÜNÜ TÜKETİCİYLE BULUŞTURMAK İÇİN
Zeytinyağına giden yolun 3 temel etabı bulunduğunu hatırlatan Aslan, “Yetiştirme, toplama ve sıkım, saklama. Biz her yıl şubat-mart aylarında ağaçların bulunduğu bahçeden iyi bir örnekleme ile toprak alır, analizini yaptırır, toprağın ihtiyaçlarını belirler ve ilkbaharla birlikte varsa bu ihtiyaçları gideririz. Zeytinin en büyük düşmanı olan sinekle mücadelede doğa dostu kaolin kili kullanırız, yazın ortasında ağaçlarımız tebeşir tozuna bulanmış gibi bembeyazdır. Aslında seramik hammaddesi olan kaolin, un gibi inceltildiğinde ve suyla karıştırılıp ağaçlar yıkandığında, ağaçların üzerinde ince bir film tabakası oluşturur. Tamamen doğal olan ve hiçbir kimyasal içermeyen bu filmin sayısız faydaları olur: güneş yanığını engeller, fotosentezi %30 arttırır, meyvenin ağaca tutumunu güçlendirir, meyve asidinin yükselmesini engeller ve her türlü haşaratı ayaklarına bulaşıp rahatsız ettiği için ağaçtan uzak tutar.
Ekim ayından itibaren hasat başlar, sofralık işleyeceğimiz zeytinleri tek tek elle, yağlık olanları hasat makineleri ile toplarız. Toplanan zeytinler kasalarda ezilmeden istiflenir ve en geç 24 saat içinde sıkılır. Sofralık zeytinlerimizi de hemen çizer/kırar salamuraya basarız. Doğal fermantasyonla 4-5 aylık yorucu süreç başlamıştır, işin kolayına kaçıp İspanyol yöntemi uygulamayız, kimyasallarla zeytini hemen oldurmayız…
Zeytinyağını paslanmaz krom tanklarda dinlendiririz, dolum tesisimizdeki her şey kromdur, hava ve ışıkla teması keseriz, lake teneke ve cam şişelere dolum yaparız. Her şey doğanın bize bahşettiği bu mucizevi iksiri nefasetinden hiçbir şey kaybetmeden zeytin ve zeytinyağı severlerle buluşturmak için.” şeklinde konuştu.

Anahtar Kelimeler: Gıda Vitrini, Gıda, Vitrin, Tarım, GDO, Gıda Güvenliği, Alo 174, Sağlıklı Gıda, Beslenme, Yemek, Baklava, Restoran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Mehdi Eker, Dutlukuyu, Murat Aslan, Zeytinyağı, Edremit Körfezi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52