Çocuklar obezite tehdidi altında

Eğer çocuklarımızı çikolata ve abur cubur ürünlerle beslemekten vazgeçmez isek, çok yakın bir zamanda dünya üzerinde sağlıklı insan kalmayacak.

Çocuklar obezite tehdidi altında
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan ve insan sağlığını tehdit eden unsurların sıralandığı en son raporda, ‘‘Eğer çocuklarımızı çikolata ve abur cubur olarak tabir edilen ürünlerle beslemekten vazgeçmez isek, çok yakın bir zamanda Dünya üzerinde sağlıklı insan kalmayacak’’ gibi son derece çarpıcı ifadelere yer verildi.

Söz konusu raporun sahibi olan Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa’da bir obezite salgınının başladığını da ilan ederek, Avrupa Kıtası’nda yaşayan 13 yaş grubu çocukların %27’sinin, 11 yaş grubu çocukların ise %33’ünün fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşam sürdürmelerinden ve aşırı şeker, tuz ve yağ içeren bir beslenme şekline sahip olmalarından dolayı fazla kilo sıkıntısı yaşadıklarına vurgu yaptı.

Avrupa’daki obezite vakalarının en sık ve yoğun görüldüğü ülkeler Yunanistan, Portekiz ve İspanya. Diğer ülkelerde durum biraz daha iyi olsa da yine de istenilen seviyede değil. Böylelikle, sağlıklı yaşam ve doğru beslenme konularına en yatkın bölge olarak kabul edilen Avrupa bile aşırı yağlı vücuda sahip şişman vatandaşları ile Dünya çapında nam salmış ABD’yi obezite konusunda yakın bir zamanda yakalayacak gibi görünmektedir.

Rusya’daki durum bu kadar kötü olmasa da yine de mevcut gidişat pek de iç açıcı değil. Marketlerdeki kasaların yakınlarında konuşlanmış olan çikolata ve cips dağları kendilerine uzanan elleri beklemekte. Oldukça ucuz olan bu ürünler, kişinin yaşadığı açlık hissini son derece basit ve hızlı bir şekilde gidermektedir. Özellikle ergenlik çağındaki gençlerin bu ürünlere karşı olan bağımlılığı daha da hassas olmaktadır. Gençler okuldan sonra eve dönüş yolunda hep birlikte uğradıkları marketlerden aldıkları abur cubur ürünler ve şekerli gazlı içecekler eşliğinde sohbet etmekte ve bu durum da gençlik arasında oldukça popüler bir iletişim şekli haline gelmektedir. Çünkü gençleri çikolatalara, cipslere ve gazlı içeceklere yönlendiren reklamlar hem televizyonda, hem de şehir merkezlerindeki reklam panolarında boy boy yer almaktır.

Sonuç olarak çikolata, ergenlik çağındaki gençlerin okul yemekhanesinde veya evlerinde yedikleri öğlen yemeğinin yerini almaktadır. Daha sonra ev ödevini yapan ve ya bilgisayar ekranı karşısında oturan bu genç, birkaç çikolata veya bir iki paket daha cips tüketmekte, bu sebeple yemesi gereken akşam yemeğinin ancak yarısını yiyebilmektedir. Ancak çikolata ve gazlı içecekler, gelişmekte olan bir organizmanın ihtiyaç duyduğu besin maddelerini içermemektedir. Sonuçta bu ürünleri yoğun olarak tüketen çocuklar şişmanlamaya başlamakta, maalesef kasları zayıflamakta ve kemikleri de incelmektedir.

Konuyla ilgili olarak açıklama yapan hekimlerin hemen hepsi, Dünya halklarının kontrolsüz ve dengesiz bir biçimde beslenmesine artık devletler düzeyinde müdahalede bulunulmasının zamanının geldiğinin ve ebeveynlere çocuklarının doğru beslenmelerinden sorumlu olduklarının sık sık hatırlatılmasının gerekliliğinin altını çiziyor.

Peki, çocukları zararlı beslenme alışkanlığından uzaklaştırmak adına tam olarak nereden başlamak gerekmekte? Bu soruyu yönelttiğimiz Uzman Diyetisyen Hekim Yelena Solomatina, Rusya’nın Sesi Radyosu’na verdiği demeçte, anne – babalara her şeyden önce çocuklarına tatlı ürünler önermekten vazgeçmelerini; bunu yapmak tamamen mümkün değilse, en azından daha az sıklıkla yapmalarını tavsiye ediyor:
‘‘Çocuklar herhangi bir gıda ürününe karşı bağımlı ya da aşırı istekli olarak doğmazlar. Yetişkinler ne verirse, yani kendi akranları ne yiyorsa onu yiyerek yaşamaya başlar. Yiyecek maddelerine karşı olan tutku, çocukluk çağında yaşanan duyguların etkisi altında şekillenir. Eğer ebeveynler çocuklarına sık sık tatlı ürünler önermeye ve vermeye başlarsa, o takdirde bu çocuklar sadece bu ürünlerin tatlarını sevmeye başlamayacak, aynı zamanda bu gıda mamulleriyle bir takım duygusal bağlar da kuracaktır. Yani çikolata, çocuk için annenin şefkati ve veya babanın iyilik dolu bakışları ile özdeşleşecektir. İşte tam da bu andan sonra çocuk çikolatasız yaşayamayacak, çikolata olmadan kendini mutsuz hissedecektir’’.

Konuya istinaden açıklamalar ve uyarılar yapan uzman diyetisyenler ve psikologlar aynı noktada görüş birliğine varmaktadır: Çocukları çikolatadan ziyade, ebeveynlerin yakın ilgi ve alakası memnun etmelidir. Çünkü çikolata, sağlıklı bir öğlen yemeğinin ya da anne – babanın çocuğu ile yakından ilgilenmesinin asla ve asla yerini tutamamaktadır.

Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2014, 18:27

Selami Türkoğlu

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52