Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri çöpe atılıyor. Gıda israfının yıllık bedeli 1 trilyon dolar. Antalya'daki G-20 Zirvesi'nde liderler bu tabloyu da konuşacak. Al Jazeera'ye konuşan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilcisi Shoji, G-20'nin gıda güvenliği üzerine yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler veriyor.
15-16 Kasım’da Antalya'da yapılacak G-20 zirvesinde yapılacak ilk toplantının gündem maddelerinden biri de gıda israfı ve gıda güvenliği. İlk kez 2008’de Fransa Dönem Başkanlığı sırasında toplanan G-20 ülkeleri tarım bakanları, ikinci kez Türkiye Dönem Başkanlığı’nda toplandı.
Gıda israfı son yıllarda ciddi artış gösteren bir sorun olmasına rağmen bu yıla kadar G-20’nin zirve gündemine alınmamıştı. İlk kez Türkiye gündeme alarak bir çalışma grubu oluşturdu. Bu çalışmaların en büyük ortaklarından olan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji, gıda güvenliği konusunda yapılanları ve yapılacakları Al Jazeera'ye anlattı.
İsrafın önlenmesi üç aşamada mümkün: Üretim, işleme, satış
Shoji, gıda güvenliği konusunda üretimin ve tüketimin büyük kısmını elinde bulunduran G-20 ülkelerinin çok önemli bir rol oynayabileceğini söylüyor. Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte birinin çöpe atılmasını engellemek için üretim, işleme ve satış sırasında yapılacaklar G-20 bünyesinde tartışıldı.
G-20 ülkelerinin kendi içlerinde atacakları adımlar var. Üretim yapan ülkeler, hasat zamanını iyi ayarlama, olgunlaşmamış ürünü toplamama konularında çalışma yaparsa kaybın yüzde 40’ı engellenebilir.
G-20 ülkeleri, BM ile ortak olarak grup dışındaki gelişmekte olan ülkelerde de hasat zamanıyla ilgili çalışmalar yapıyor. Bunun en başında da çiftçilerin eğitilmesi geliyor. Bunu da Gıda ve Tarım Örgütü öncülüğünde yapıyorlar. Ancak Shoji, burada hükümetlere de görev düştüğünü anlatıyor:
“BM örgütlerinden Gıda Tarım Örgütü çiftçilere eğitim ve teknik destek sağlıyor. Burada hükümetler de hayati önemde çünkü çiftçilerin çalışmalarını doğrudan etkileyen şey onların koydukları politikalar. Dolayısıyla hükümetlerle el ele çalışıyoruz. Eğer saklama, ulaşım, daha iyi yollar yapılması konusunda altyapı yatırımına ihtiyaç varsa o zaman hükümetler dışarıdan finansal yardım da talep edebiliyor.”
Gelişmiş ülkelerde sorun fazlalık ve yüksek standartlar
Sanayileşmiş ülkelerde ise kayıp çoğunlukla satış sırasında yaşanıyor. Satış ve taşıma sırasında yaşanan kayıp da toplamda yüzde 40 oranında. Shoji, bu konularda yapılacakları şöyle anlatıyor:
“Her şeyden önce, gıda kaybının doğası gelişmekte olan ülkelerde ve sanayileşmiş ülkelerde farklı. Gelişmekte olan ülkelerde sorun daha çok hasadın zamanından önce, ürün olgunlaşmadan yapılması ya da saklama koşullarının uygun olmaması. Bunun önlenmesi için hasat altyapısının ve saklama koşullarının geliştirilmesi, hasadı gerçekleştiren ve ürünü yetiştiren çiftçilerin eğitilmesi gerekiyor.
Gelişmiş ülkelerde ise israfın çoğu satış esnasında gerçekleşiyor. Bunun sebebi gıda ürününün gereğinden fazla olması, son satışı yapacak olan market tarafından yüksek standartların getirilmiş olması olabilir. Örneğin satılacak gıdanın görüntüsü standartlarına uygun değilse, tarladan geldiği gibi reddedilebiliyor. Bu gıda ürünleri ya çöpe gidiyor ya da ulaştırılabiliyorsa hayvan çiftliklerine gönderilerek yem olarak kullanılıyor.”
Shoji, bu ülkelerde kurulan organik pazarlarda tüketicilerin kötü görünen ancak lezzetli ve sağlıklı olan gıdaları da satın alma konusunda hevesli olduğunu söylüyor. Buradan yola çıkarak gıdanın tarladan doğrudan tüketiciye sunulmasının iyi bir çözüm olabileceği sonucuna varıldığını belirtiyor.
15 Kasım Pazar günü zirvenin açılış konuşmalarından sonra yapılacak toplantıda gıda güvenliği, bu çerçevede ele alınacak. Liderler, yapılan çalışmalara sunabilecekleri katkıyı anlatacak. Çalışmaların uzun vadede gıda kaybını azaltması ve farkındalık yaratması planlanıyor. Zira gıda israfının yıllık bedeli olan 1 trilyon dolarla, her yıl 2 milyar aç insanın karnı doyabilir. aljazeera.com.tr
Güncelleme Tarihi: 14 Kasım 2015, 15:28