Meyve yerine boya mı yiyoruz?

Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan şok iddia: “Meyveli yoğurdun rengi, evin duvar rengini seçtiğimiz kartelaların benzerlerinden seçiliyor. Bütün bunlar çocuklarımızın sağlığını nasıl etkiliyor?”

Meyve yerine boya mı yiyoruz?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Ahmet Aydın’dan şok iddialar. Aydın, “Bir meyveli yoğurdun rengi, evin duvar rengini seçtiğimiz kartela benzeri kartelalardan seçiliyor. Meyveli yoğurdun parfümü yine kimya şirketi tarafından üretiliyor. Yani biz paketli gıdalardaki buram buram çilek, muz, şeftali kokularının meyvelerden elde edildiğini zannediyoruz ama laboratuvarlarda kimyasallardan üretiliyor. Bütün bunlar çocuklarımızı nasıl etkiliyor? Şarküteri ürünlerine o tatlı rengi veren şeyin sodyum nitrit olduğunu ve kolorektal kanser, prostat kanser, meme kanseri gibi kanser türlerini çocukluktan vücudumuza biz çağırıyoruz.” diyor.
Kanserden korunmanın nasıl mümkün olacağıyla ilgili Haber7’den Tuğba Gömeç’in haberindeki detaylar…
Günümüzde yediğimiz yiyeceklerden, yaşam koşullarından ve ekstra etkileşimlerden dolayı gitgide artış gösteren kansere karşı korunmak mümkün.
İnsanlar hayatlarında artık neyi nasıl tüketeceklerini ne yiyeceklerini bilemez oldular. Hazır gıdaları, doğal olmayan sebze ve meyveleri tüketerek kansere davetiye çıkartıyorlar. Her geçen gün bulaşıcı hastalık gibi artan kanser, insan hayatında korkulu rüya olmaya devam ediyor.
Dünya’da kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci önemli ölüm nedeni oldu. Kanserin bu kadar çok artmasının temel sebebi yaşlı nüfusun artışı değil beslenme hatalarıdır.
Gıdalardaki kanser alarmı hız kesmeden bütün yankılarıyla sürmeye devam ediyor. Hayatımızı devam ettirmek için tüketeceğimiz gıdaları alırken düşünür olduk. Peki, bu illet nerelerde kol geziyor hayatımızın merkezine nasıl yerleşti?
Paketli yiyeceklerde katkı maddeleri, boyalar, tatlandırıcılar olduğunu ama bunları gıda şirketlerinin inkar ettiğini son çıkardığı ‘’Taş Devri Diyeti’’ isimli kitabında iddia eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Ahmet Aydın, “Bir meyveli yoğurdun rengi, evin duvar rengini seçtiğimiz kartela benzeri kartelalardan seçiliyor. Meyveli yoğurdun parfümü yine kimya şirketi tarafından üretiliyor. Yani biz paketli gıdalardaki buram buram çilek, muz, şeftali kokularının meyvelerden elde edildiğini zannediyoruz ama laboratuvarlarda kimyasallardan üretiliyor. Bütün bunlar çocuklarımızı nasıl etkiliyor? Şarküteri ürünlerine o tatlı rengi veren şeyin sodyum nitrit olduğunu ve kolorektal kanser, prostat kanser, meme kanseri gibi kanser türlerini çocukluktan vücudumuza biz çağırıyoruz.” diyor.

SATIN ALDIĞINIZ GIDALAR ÖMRÜNÜZDEN ÇALIYOR
Modern hayata ayak uydurmak zorunda kaldığımız ülkemizde mutfağımıza soktuğumuz sağlıklı beslenme adına yediğimiz gıdaların etkilerini düşününce ne yememiz gerektiğine karar veremiyoruz.
Kitabında unlu ve şekerli gıdaların oldukça tehlikeli olduğunu anlatan Aydın, özellikle kan şekeri olan hastaların unlu ve şekerli gıdalardan uzak durması gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü;
“Son yıllarda beslenme düzenimizdeki belki de en olumsuz değişim, rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tüketilmesi. Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi değil. Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine yani hiperinsülinizme yol açıyor. Serbest insüline benzer büyüme faktörü hemen hemen bütün dokularda hücre üremesine kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden oluyor” dedi.
Beslenme için doğal olmayan yağların kullanılmasının oldukça zararlı olduğunun altını çizen Aydın, tereyağı ve kuyruk yağı gibi gıdaların tüketilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığını, yaşanan bazı rahatsızlıkların doğal olmayan gıdalardan kaynaklı olduğunu söylüyor.

KANSERE DUR DEMENİN YOLLARI
Günlük hayatımızda bazı tedbirler alırsak kanserin en az üçte ikisini önleyebileceğimizi vurgulayan Aydın, kitabında nelerin yenmesi, nelerin yenmemesi gerektiğini de başlıklar altında sıraladı.
*Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
*Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
*Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin.
*Yeterli omega-3 alın. Ayçiçeği, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
*Ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin. Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yöntemlerle üretilmiş olmasına özen gösterin.
*Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
*Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse mandıra sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
*Günde iki diş sarımsak veya 1 baş kuru soğan tüketin.
*Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
*Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz).
*Stresten uzak durun.
*Çevresel toksin ve sigaradan uzak durun.
*D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
*Soya ürünü yemeyin.
*Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
*Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
*Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir. Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın. Yemeklerinizi ve içeceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin.
Tuğba Gömeç - Haber7

Anahtar Kelimeler: Gıda Vitrini, Gıda, Vitrin, Tarım, GDO, Gıda Güvenliği, Alo 174, Sağlıklı Gıda, Beslenme, Yemek, Baklava, Restoran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Mehdi Eker

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52