Sağlığı tehdit eden reklama geçit yok!

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisi olduklarını söyledi.

Sağlığı tehdit eden reklama geçit yok!

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, reklamcılık sektörünü, ekonomiyi harekete geçiren önemli güçlerden biri olarak gördüklerini belirterek, ''Ancak tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisiyiz'' dedi.



Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''3. Reklam Sempozyumu'' nun açılışında konuşan Yazıcı, reklam sektöründe faaliyet gösteren tüm tarafların katılımıyla geleneksel hale gelen Reklam Sempozyumu'nun 3'üncüsünde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti.



22 Kasım Perşembe günü İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen III. Reklam Sempozyumu 'Tüketici ile Sağlıklı İletişim' temasıyla gerçekleştirildi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı himayesinde, Reklam Kurulu,

Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği ve Reklam Özdenetim Kurulu tarafından organize edilen Sempozyumun odağında, kitle iletişim araçlarıyla tüketicilere iletilen mesajlar ve bunlara yönelik düzenlemeler yer aldı. Sempozyumda, İlaç ve Sağlık Hizmetleri, Kozmetik ve Temizlik ile Gıda sektöründeki markaların sunduğu sağlık iddiaları, uygulamalar, problemler ve çözüm yolları kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla tüm yönleriyle ele alındı.



Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''3. Reklam Sempozyumu''nun açılışında konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, reklamcılık sektörünü, ekonomiyi harekete geçiren önemli güçlerden biri olarak gördüklerini belirterek, ''Ancak tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisiyiz'' dedi.



Reklamların, tüketicilerin satın alma tercihlerini doğrudan etkileyen en önemli ticari iletişim aracı olduğunu ifade eden Yazıcı, şöyle konuştu: ''Reklam verenler de üreticiler ve tüketiciler arasında önemli bir köprü işlevi görmektedir. Bu itibarla, reklamlarda yer alan tüm bilgilerin doğru olması, tüketicilerimizin çıkarlarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Biz reklamcılık sektörünü, ekonomiyi harekete geçiren önemli güçlerden biri olarak görüyoruz. Ancak tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisiyiz. Reklamlardaki gerçeğe aykırı veya abartılı ifade ve beyanlarla tüketicilerin aldatılıp, mağdur edilmesi, sıkça karşılaştığımız önemli bir sorundur. Bu bağlamda, gerek reklam veren firmalara ve bu reklamları hazırlayan ve yayınlayan kuruluşlara gerekse reklam denetimini ifa eden otoritelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu sempozyumlar vesilesiyle ticari reklam ve ilanlarda yaşanan sorunları masaya yatırıyor, bunlara çözüm yolları arıyor, aynı zamanda güncel gelişmeleri de değerlendiriyoruz. Bu tür organizasyonlar, özellikle tüketicilerimizin çıkarlarının korunması ve dürüst bir ticari hayatın oluşması açısından son derece faydalıdır.''



“Reklam Konseyi tarafları bir araya getirecek”

Reklam Sempozyumu'nun açılış konuşmalarını yapan bir diğer isim ise Reklam Kurulu Başkanı Ramazan Ersoy'du. Yeni hazırlanan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Taslağıyla birlikte, birçok konuda olduğu gibi, ticari reklamların denetim mekanizmasında da önemli değişikliklerin hayata geçeceğini ifade eden Ersoy, "Yeni yasa ile daha etkin ve daha hızlı bir reklam denetim mekanizmasının oluşturulması hedeflenmektedir. Sağlık hizmetleri, ilaç, kozmetik ve gıda takviyesi gibi tüm mal ve hizmet reklamları ile ilgili hükümlerin tek bir yasal düzenleme altında toplanması, çok başlılık algısının yok edilmesi hem de sektörün mevzuatı takip etmesini kolaylaştırması açısından faydalı olacaktır" dedi.



Yeni Kanun Taslağıyla birlikte reklam sektörüne yönelik olarak getirilen en önemli değişikliğin Reklam Konseyi olduğunu da ifade eden Ersoy, konseyin kuruluş amacının, gerek kamu gerekse sivil olmak üzere reklam sektöründe yer alan tüm tarafları bir araya getirmek olduğunu söyledi. Reklam Konseyi ile birlikte taraflar arasında ortak sorumluluk bilinin oluşturulacağını belirten Ersoy, böylece ticari reklamlarda yaşanan sorunların aşılmasında ortak bir tavır oluşturulacağına da dikkat çekti.



Gıda iletişiminde ortak nokta, gıda güvenliği

Sempozyumun “Gıdada Sağlıklı İletişim” başlığı ile düzenlenen oturumunda Reklamverenler Derneği adına konuşan Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Hukuktan Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Gökhan Saraç; “Gıdada Sağlıklı İletişimin ortak noktasının gıda güvenliği konusu olduğuna dikkat çekti.



Türkiye’de reklam yatırımları büyürken, artan denetim ihtiyacına dikkat çeken Saraç, gıda sektörünün reklam yatırımlarında lider olduğunu, ancak kamuoyunda oluşan bilgi kirliliğinde sektörün çok kolay suçlanabildiğini kaydetti.



Türkiye’de sağlık ve yaşam kalitesinin iyileşmesi sonucu insanımızın ortalama ömrünün uzadığını söyleyen Saraç, bu iyileşmenin en önemli nedeninin tüketicinin sağlıklı, ekonomik ve besleyici gıdaya erişiminin artması olduğunu ifade etti.



Gıda sanayinin günümüz tüketicisinin beklentilerini karşılamaya dönük üretim yaptığını hatırlatan Saraç, “Gıdada Sağlıklı İletişimi konuşmak ve tüketici beklentilerini gerçekleştirmek için, gündemimizin ilk sırasına gıda güvenliğini almamız gerekiyor” şeklinde konuştu.



Beslenme ve sağlık ilişkisi

Gıdada Sağlıklı İletişimin en önemli ikinci boyutunun “beslenme ve sağlık ilişkisi” olduğunu belirten Gökhan Saraç, konu üzerine şunları konuştu:



“Konu sağlık, gıda ve beslenme olunca tüketici beklentilerinin neredeyse üst limiti yok. Özellikle fayda – kalite ve fiyat üçgeninde tüketicinin aldığı bir gıda ürününden maksimum sağlık faydası beklentisi var. Bu çerçevede Gıda sektöründe sağlık ve beslenme iletişiminin temel dayanağı da Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Tebliği. Hâlihazırda söz konusu tebliğ kapsamında ürün etiketleri vasıtasıyla tüketicilere verebileceğiniz sağlık beyanı sayısı sadece11. Oysa Avrupa Birliğinde onaylanmış beyan sayısı 200’ün üzerinde. Ülkemizde de bu beyanların bir an önce AB’ye paralel onaylanması, bu konuda yürütülen AR-GE, yeni ürün geliştirme ve iletişim faaliyetlerinin önünü açacaktır.”



“Gıdada Sağlıklı iletişim”in bir diğer önemli alt başlığının; sorumlu üretim- sorumlu iletişim olduğu kaydeden Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Hukuktan Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Gökhan Saraç, sözlerine şöyle devam etti:



“Bilimsel kanıta dayalı ve mevzuatlara uygun sağlık ve beslenme iletişimi tüm gıda üreticilerinin en temel yasal sorumluluğudur. Sorumlu, kayıtlı ve yasal üreticiler tarladan sofraya sürekli denetlenmektedir. Ancak ülkemizde 150 milyar Euro’ya yaklaşan bir kayıtdışı ekonomi var. Bu durum haksız rekabete yol açmaktadır. Bugün birçok ürün, yüzlerce iletişim kanalından, kontrol edilemeyen satış noktalarından, internet üzerinden her türlü sağlık vaadiyle satılmaktadır.



Reklam yatırımları büyürken, artan denetim ihtiyacının, ortak anlayışla  ‘düzenlenmesi’ ve ‘özdenetimi’ kamu sağlığı ve tüketici hakları açısından büyük önem taşıyor.



Ancak, reklam yatırımlarında lider olan gıda sektörünün, kamuoyunda oluışan bilgi kirliliğinde çok kolay suçlanabildiğini unutmamak lazım. Bu nedenle regülasyonda, denetimde ve özdenetimde tüm paydaşlar arasındaki iş birliği ihtiyacı her geçen gün artıyor. Tüketici haklarının korunması için tüketicinin yanıltılmaması ve haksız rekabetin önlenmesi gerekiyor; bunun için ortak platform oluşması tüketici ile sağlıklı iletişimin önünü açacaktır.”



''2010'da Reklam Kurulu, 43 gıda reklamına yaptırım uyguladı''

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, son 3 yıl içerisinde Reklam Kurulu'na yapılan başvurulara bakıldığında sağlık, kozmetik veya gıda takviyesi kapsamına giren ürünlerin reklamlarına ilişkin şikayetlerin önemli ölçüde arttığının görüldüğünü belirtti.



Reklam Kurulu'nun, son beş yıl içerisinde, sağlık alanında 1.797, gıda alanında 1.444, kozmetik ürünleri alanında 587 başvuruyu incelediğini bildiren Yazıcı, şöyle konuştu:



''Bu değerlendirmelerin sonucunda, sağlık sektöründeki 981, gıda sektöründeki 420, kozmetik sektöründeki 211 reklam için durdurma kararı verildi. Bunlardan önemli bir kısmı da idari para cezasıyla müeyyidelendirildi. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, özellikle gıda ürünlerinde sağlık beyanları içeren yanıltıcı reklamların artışıdır. 2010'da Reklam Kurulu, 43 gıda reklamına yaptırım uyguladı. 2011'de ise bu rakam yüzde 100 artışla 87'ye ulaştı. 2012'nin ekim ayına geldiğimizde, bu sayı bir önceki seneye göre yine yüzde 100'ün üzerinde bir artış göstererek 178'e çıktı. Aynı şekilde, sağlık ve kozmetik sektörlerinde tesis edilen idari yaptırımların, bu sektörlerin pazar paylarının artışına paralel olarak arttığını kaygıyla görüyoruz.''



Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Reklam Sempozyumu'nun açılışında konuşan Bakan Yazıcı, insan sağlığını doğrudan ilgilendiren reklamlara ilişkin şikayetlerin, toplam şikayetler içerisindeki payı 2010'da yüzde 32 iken bugün bu oranın yüzde 56'ya çıktığını söyledi.



Özellikle birçok hastalığı tedavi ettiği iddia edilen ve gıda takviyesi adı altında piyasaya sunulan ürün reklamlarına ilişkin şikayetlerde 2012 yılında ciddi bir artış bulunduğunu aktaran Yazıcı, 2010 yılında Reklam Kurulu'na yapılan 2 bin 322 başvurunun yüzde 9'unun bu tür gıda takviyesi reklamlarıyla ilgili olduğunu, bu yıl bu oranın yüzde 30'a çıktığını dile getirdi.



''Reklamların içeriğine daha fazla itina gösterilmeli''

Tüm bu rakamların bu alanda yaşanan sorunların ve tüketici mağduriyetlerinin son yıllarda giderek arttığını gösterdiğini anlatan Yazıcı, 2012 yılının ilk 10 ayında Kurul'un uyguladığı toplam 12 milyon liralık para cezasının yüzde 20'si olan 2,5 milyon lirasının bu sektörlere ait olduğunu ifade etti.



Özellikle sağlık kuruluşları sektöründen Reklam Kurulu'nun kestiği cezalarla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerin haklı bir zemine oturduğunu söylemenin mümkün olmadığını kaydeden Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:



''Bunların bilgi eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum. Son beş yıl içinde Reklam Kurulu kararlarından dolayı Bakanlığımıza karşı yaklaşık bin 200 dava açılmış ve bunların 885'i karara bağlanmıştır. Karara bağlanan davalardan 848'i lehimize, 37'si ise aleyhimize sonuçlanmıştır. Yani Bakanlığımıza karşı açılan reklam davalarında kazanma oranımız yüzde 96'nın üzerindedir. Bu oranın bu kadar yüksek olması, reklam verenlerimizin üzerinde hassasiyetle durması gereken bir konudur.



Bu rakamlar reklam verenlerin üzerlerindeki sorumluluğun büyüklüğünü ve reklamların içeriğine daha fazla itina göstermeleri gerektiği ortaya koymaktadır. Zaman zaman aldatıcı veya yanıltıcı içeriği nedeniyle para cezası verilen bazı ürünlerin reklamları farklı mecralarda devam etmektedir. Bu nedenle aynı ürün reklamının yeniden Kurul gündemine gelmesi de söz konusu olmaktadır. Burada reklamları yayınlayan kuruluşlara da sorumluluklar düşmektedir. Özellikle insan sağlığıyla ilgili ürünlerin reklamının yayınlanması sadece maddi bir konu değildir. Bu alan toplum sağlığını ilgilendirmektedir.''



Bakan Yazıcı, medya kuruluşlarından sağlıkla ilgili reklamlarda hassasiyetle davranmalarını isteyerek, ''Bu noktada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak sektördeki firmalara ve reklam ajanslarına idari cezalar vermekten ziyade, ülkemizde dürüst ve sorumlu bir pazarlama ortamının oluşmasını hedeflediğimizin altını çizmek istiyorum'' dedi.



''Aldatıcı, yanıltıcı reklamlardan ajanslar ve yayıncı kuruluşlar da sorumlu''

Medya kuruluşlarının mutlaka Reklam Kurulu ile yakın iletişim içinde olmaları ve daha önce yaptırım uygulanmış reklamları yayınlamaktan imtina etmelerinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Yazıcı, konuşmasını şöyle tamamladı:



''Biliyorsunuz, Reklam Kurulu kararları hem Bakanlığımızın internet sitesinde hem de www.tuketici.gov.tr adresli sitede yayınlanmaktadır. Dolayısıyla, hangi ürün reklamlarının mevzuata aykırı bulunduğu hususunun tespiti son derece kolaydır. Burada özellikle hatırlatmak istiyorum ki, aldatıcı, yanıltıcı veya mevzuata aykırı reklamlardan dolayı reklam verenlerin yanı sıra reklam ajansları ve yayıncı kuruluşlar da müteselsilen sorumludur.



Reklam Kurulu, 2012 yılında özellikle sağlık sektöründe mevzuata aykırı reklamlardan dolayı hem reklam veren firmalara hem de mecra kuruluşlarına eş zamanlı para cezaları uygulama yoluna sıkça başvurmuştur. Ne yazık ki, son zamanlarda sağlıkla ilgili ürünler için farklı pazarlama ve tanıtım teknikleri uygulanarak; ilgili mevzuatta yer alan yasal kısıtlamaların aşılmaya çalışıldığını sıkça görmekteyiz.



Çeşitli televizyon kanallarında sağlık programları yayınlanmakta ve bu programlarda farklı yöntemlerle bu tür ürünlerin reklam ve tanıtımı yapılmaktadır. Tabiatıyla, Reklam Kurulu bu tür programları da örtülü reklam yönüyle incelemekte ve medya kuruluşlarına idari para cezası uygulamaktadır. Nitekim Reklam Kurulu 2012 yılında bu tür programlardan dolayı 12 medya kuruluşuna toplam 1 milyon 145 bin 921 lira idari para cezası vermiştir.''

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52