Hasarlı “gıda”yı ev eşyası gibi piyasaya sürüyorlar!

Hasar görmüş gıda maddeleri, tüketici sağlığı düşünülmeksizin sigorta şirketleri tarafından bir "ev eşyası" gibi piyasaya sürülüyor...

Hasarlı “gıda”yı ev eşyası gibi piyasaya sürüyorlar!
GIDAVİTRİNİ - TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sedat Kuru, sigorta kapsamında olup hasar görmüş gıda maddelerinin; gıda güvenliği ve halk sağlığı düşünülmeksizin insan tüketimine uygun olup olmadığı hususunda hiçbir bilimsel ve teknik veri olmaksızın sovtaj bedeli karşılığında sigorta şirketleri tarafından sanki herhangi bir ev eşyasıymış gibi ticarete konu edildiğini açıkladı.

Toplum sağlığı açısından bu durumun hayli riskli olduğunu ifade eden Kuru, gıda güvenliği için gerekli çalışmaların Gıda Mühendisleri Odası olarak yapılabileceğini ve gerekli desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sedat Kuru, açıklamasında şu bilgileri aktardı:
“Gıda üreten veya satışını gerçekleştirilen işletmeler ürünlerini; çeşitli risklere karşı güvence altına almak amacıyla ürünlerini çeşitli durumlara karşı sigortalatmaktadırlar. İşletmeci olası kazalardan herhangi birisinin gerçekleşmesi durumunda sigorta şirketinden hasarının karşılığını alarak ticari güvencesini sağlamaktadır. Bu aşamaya kadar gerçekleşen her şey yani bir kaza durumu ve sonrasında firmanın zararını, sigorta şirketinden tahsil etmesi gayet olağan bir durumdur. Meydana gelmiş bir kaza neticesinde hasar görmüş gıda maddelerinin bu aşamadan sonraki işlemlerinde durumun önemi ve tehlikenin büyüklüğü açıkça meydana çıkmaktadır.

Sigorta şirketleri "Hasar tespiti sırasında değerlendirilebilecek hasarlı malların veya parçaların veya enkazın değerlendirilerek ödenecek zarar miktarından düşülebilen kısmı" şeklinde tanımlanan sovtaj bedeli karşılığında hasar görmüş malları piyasaya arz etmektedir. Maalesef sigorta kapsamında olup hasar görmüş gıda maddeleri de gıda güvenliği ve halk sağlığı düşünülmeksizin insan tüketimine uygun olup olmadığı hususunda hiçbir bilimsel ve teknik veri (fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik muayene ve analizler, organoleptik muayene vs.) olmaksızın sovtaj bedeli karşılığında sigorta şirketleri tarafından sanki herhangi bir ev eşyasıymış gibi ticarete konu edilmektedir. Sigorta şirketleri kaza sonucu hasar görmüş gıda ürünlerinin kullanım niteliklerinde bir kayıp olup olmadığını veya insan sağlığı için ne gibi riskler barındırdığını umursamayarak bu ürünlerin satışını gerçekleştirmektedir. Özel muhafaza koşulları gerektiren (buzdolabı koşulları) sucuk, salam, sosis gibi et ürünleri ve peynir çeşitlerinin herhangi bir soğutma ortamında bulunmadan; kasalarda ve oda sıcaklığında bekletildiği, konservelerin ve daha çok çocukların tüketimine yönelik süt ürünlerinin herhangi bir kaza nedeniyle hasar gördüğü, bebek mamalarının ambalajlarının ciddi oranda zedelendiği durumlarda bile satışa sunulduğu bilinmektedir. Söz konusu hasarlı ürünler sigorta şirketleri tarafından üyelik sistemiyle çalışan internet siteleri üzerinden üyelerine teşhir edilmekte ve açık arttırma usulü ile ürünler için fiyat teklifleri alınarak satışa sunulmaktadır. Hasarlı ürünler ile ilgili olarak, satın alan firma ya da şahsa sigorta şirketi tarafından sovtaj bedeli adı altında fatura düzenlenmekte ve satışın gerçekleştirildiği internet sitesi de bu alışveriş karşılığında hizmet bedelini alarak fatura düzenlemektedir. Sigorta şirketlerinin teminat kapsamına aldığı gıda ürünlerini hasar sonrası bilinçsizce ve umarsızca ticarete konu etmesi halk sağlığına büyük bir tehdit niteliğindedir.

Bir gıda maddesinin güvenilirliği belirlenirken üretim, işleme ve dağıtım aşamaları, etiket bilgileri ile insanlar tarafından günlük normal kullanım koşulları, tüketenin sağlığı üzerinde ani, kısa veya uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkileri gibi birçok faktör etkili olmakta ve bu nedenle ürünün üretimden itibaren tüketicinin sofrasına gelene kadar geçirdiği her aşama gıda güvenliği açısından ayrı ayrı önem arz etmektedir. Örneğin bir konservenin üreticisi tarafından tüm asgari teknik ve hijyenik koşulları sağlanarak üretilmesi o ürünün tüketicinin sofrasına güvenilir gıda olarak geleceği anlamını taşımamaktadır. Ürünün üretimi takiben devam eden depolama, sevkiyat ve satış aşamalarında uygun olmayan şekilde muhafaza edilmesi, devrilme, çarpma, yüksek ısıya maruz kalma gibi hem ürünün hem de ambalajının ürüne zarar verecek şekilde hasar görmesi ve hasar neticesinde ürünün tüketim niteliğini ortadan kaldıracak şekilde mikrobiyal kontaminasyon ve bozulmaların meydana gelerek tüketici sağlığını tehlikeye düşürmesi gibi risklere karşı gerekli tüm önlemlerin belirtilen aşamalarda sorumluları tarafından alınması gerekmektedir. Veya depolama ve satış koşulları yine insan sağlığı ve ürün güvenliği açısından yasal düzenlemelerle de belirlenmiş mikrobiyal riski yüksek kırmızı et ve kanatlı etleri gibi ürünlerin mevzuatça belirlenen sıcaklıklarda soğuk zincir kırılmadan uygun araçlarla taşınması, soğuk hava depolarında muhafaza edilmesi ve satışı esnasında gerekli sıcaklıkları sağlayacak dolaplarda saklanması gerekmektedir. Soğukta muhafazası gereken bu ürünlerin de soğutucu cihazlarda meydana gelebilecek bir arıza sonucu uygun sıcaklığın sağlanamaması ve/veya ürün bozulması durumuna karşı sigorta şirketleri tarafından “Gıda Paket Sigortası” kapsamında teminat altına alındığı bilinmektedir. Ancak sigorta kapsamına alınan bu ürünlerin nakliye aracının devrilmesi, soğutucu arızası, yangın, sel baskını vb. kazalar neticesinde ürün sahiplerinin zararının sigorta şirketleri tarafından karşılanmasının ardından, hasarlı ürünlerin kullanım özelliklerini kaybedip kaybetmediğinin tespiti ve/veya piyasaya arzının koşullara bağlanması veya engellenmesi hususlarının belirlendiği yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Söz konusu hasarlı ürünlerin piyasaya arz edilmesinin ardından satış reyonlarında tespit edilmesi halinde 5996 Sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde işlem yapılabilmekte ancak sorunu kaynağında çözecek bir düzenlemenin eksikliği bu ürünlerin piyasada her zaman bulunabileceği ve halk sağlığını tehdit etmeye devam edeceği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Sigorta şirketlerinin teminat kapsamına aldığı gıda ürünleri ve bu ürünlerin takibi, olası bir kaza nedeniyle hasar görmesi sonucunda yapılması gereken işlemlerin ve sigorta şirketlerinin konu hakkında tüm sorumluluklarının yasal bir zemine dayandırılmasıyla yapılacak bir düzenleme 5996 Sayılı Kanunun gıda güvenilirliğini sağlama ve halk sağlığını koruma hedefine önemli bir katkı sağlayacaktır.

Bu konuda gıda güvenliği için gerekli çalışmaların Gıda Mühendisleri Odası olarak yapılabileceğini, gerekli destek için hazır olduğumuzu beyan ederim.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52