GDO’nun zararı 5 milyar doların üstünde

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkan Vekili Rint Akyüz, uluslararası yatırım istatistiklerini açıkladı.

GDO’nun zararı 5 milyar doların üstünde

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkan Vekili Rint Akyüz, 2010'da 123 milyon dolara kadar gerileyen gıda ve içecek sanayi uluslararası yatırım girişi, geçen yıl 5,3 kat artarak 648 milyon dolar seviyesine yükseldiğini belirterek ''Artık sadece yakın bölgemize değil, tüm dünyaya ihracat yapıyoruz'' dedi. Akyüz, bu yıl 6'ncısını hazırladıkları ''Gıda ve İçecek 2011 Envanteri''nin kamuoyuyla paylaşılması amacıyla Swiss Otel'de düzenlenen basın toplantısında, bu yılın başlarında dünya nüfusunun 7 milyara ulaştığını, uluslararası kuruluşların bu rakamın 2050'de 9 milyara geçeceğini işaret ettiğini belirtti.

Dünya Bankası'nın son raporunun yılın ilk çeyreğinde dünya gıda fiyatlarının yüzde 8 oranında arttığını gösterdiğini, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nce yapılan analizlerde de 2012'de yağ ve şeker fiyatlarının artacağının, süt ve hububat fiyatlarının da artan trendinin devam edeceğine dikkat çektiğini dile getiren Akyüz, tahminlere göre tüm dünya gıda fiyatlarındaki artışın gelecek 10 yılda istikrarlı bir şekilde devam edeceğini gösterdiğini ifade etti.

Akyüz, küreselleşme, iklim değişiklikleri, küresel ısınma, ülkelerin politik kararları, yaşadıkları ekonomik kriz gibi faktörleri alt alta bırakıldığında tarım ve gıda sektörünün her zaman belirleyici bir rol üstlendiğini kaydetti.

Türkiye'nin tarımsal ürün çeşitliliğinin birçok ülkeyi kıskandıracak seviyede olduğunu söyleyen Akyüz ''Tabii ki 62 milyar dolarlık tarımsal hasılamız da... Bu alanda Avrupa'da birinci, dünyada yedinciyiz. Son yıllardaki ekonomik çıkışımız ise dünyada parmakla gösteriliyor. Birçok ekonomi geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ekonomik krizin etkilerinden kurtulmazken, biz 2010'da yüzde 9,2, 2011'de ise yüzde 8,5 oranında büyüdük. Büyümenin temelinde daha çok üretim ve ihracatta yaşanan artış var. Geçen yılın ihracatı 2010'a göre yüzde 18,2 artarak 134,6 milyar dolarak ulaşarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinin rekorunu kırdı. Gıda ve içecek sanayimiz 8,9 milyar dolarlık ihracatı ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Üstelik ihracatımız 2010 yılına göre yüzde 32.5 oranında arttı. İthalatımız ise 4.9 milyar dolar seviyesinde kaldı. Bu sayede ithalat ihracat dengesinde yüzde 181 oranında dış ticaret fazlası vererek başka bir başarıya imza attı'' şeklinde konuştu.

Akyüz, Türkiye'nin artık sadece tarımsal ürün ihraç eden bir ülke olmadığını belirterek,''Bugün 255 milyar liraya ulaşan iş hacmimiz, 350 bin kişiye sağladığımız istihdam ve 9 milyar dolara yaklaşan ihracatımız ile Türkiye ekonomisinin çok önemli bir ayağını oluşturuyoruz. Son 10 yılda sektörümüz büyük bir ivme kazandı'' dedi.

''Mal satmadığımız ülke neredeyse yok''
Akyüz, Türkiye'nin sağladığı avantajlı konumunun, gıda mevzuatını Avrupa Birliği ile uyumlaştırmış olması, modern gıda sanayi ve gelişen ekonomisiyle, gıda sektöründeki uluslararası oyuncular için de bir cazibe merkezi olduğunu söyleyerek, ''2010'da 123 milyon dolara kadar gerileyen gıda ve içecek sanayi uluslararası yatırım girişi, 2011'de 5,3 kat artarak 648 milyon dolar seviyesine yükseldi. Artık sadece yakın bölgemize değil, tüm dünyaya ihracat yapıyoruz. Mal satmadığımız ülke neredeyse yok. Afrika, Orta Asya, Rusya ve Ortadoğu'yu içine alan bu büyük pazarda yıllık 600 milyar doların üzerinde gıda ticareti gerçekleşiyor'' diye konuştu.

Sektörün yaşadığı en önemli sorunun kayıt dışılık olduğunu, federasyon olarak yaptıkları girişimler sonucu hükümetin bazı gıda ürünlerinde KDV oranını yüzde 1'e indirmesinin hem tüketicilerin cebini rahatlattığını, hem de kayıtdışılığı bir miktar azalttığını vurgulayan Akyüz, ancak bunun yeterli olmadığını, bu nedenle tüm gıda ve içeceklerde KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi gerektiğini belirtti.

Gıda güvenliği konusunda bilgi kirliliği bulunduğunu, ''yenilen ve içilen her şeyin kanser yaptığı'' iddialarının bulunduğunu dile getiren Akyüz, ''Bunu söyleyen kim. Gıda üretimi ve teknolojisi hakkında hiçbir bilgisi olmayan kişiler. Bu tür iddialara karşı yaptırım olmaması ise ayrı bir konu'' dedi.

GDO’nun zararı 5 milyar dolar
Bir gazetecinin GDO'lu ürünler hakkındaki sorusu üzerine GDO'nun kendileri için de çok sorunlu bir alan olduğunu belirtti.

GDO sorunun 2009'da başladığını, bugün gelinen noktada yaratılan bilgi kirliliğinin sonucu olarak bilimsel bir değerlendirmenin oluşturulamadığını dile getiren Akyüz ''Bugün GDO'nun bizim sanayimize verdiği zarar 5 milyar doların üstünde. Çok ciddi bir rakam'' dedi.

Envarter hakkında

''TGDF, Gıda ve İçecek Sanayi 2011 Envanteri'' göre geçen yıl ihracat yapılan ilk 10 ülke sırasıyla Irak, Almanya, İngiltere, Hollanda, ABD, Libya, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan ve Belçika, ithalatta ise sırasıyla Ukrayna, Malezya, Almanya, Polonya, ABD, Endonezya, Hollanda, Fransa, Rusya Federasyonu ve İspanya.

Gıda ve içecek sanayinin Türkiye'nin toplam ihracatı içindeki payı 2000'de yüzde 6,6 iken, 2010'da 5,9, geçen yıl ise 6,6 olarak gerçekleşti. Sektörde 2000-2011 yılları arasında ihracat 4,8 kat artarak 1,8 milyar dolar seviyesinden 8,9 milyar dolara yükseldi.



“Önümüzdeki 10 yılda gıda fiyatları artmaya devam edecek”
Dünyada artan gıda fiyatları üzerine de konuşan Rint Akyüz, bu yılın ilk çeyreğinde %8 gibi bir artış yaşanan gıda fiyatlarında, önümüzdeki 10 yıl içerisinde ortalama %40 - %50 gibi artış oranları kaydedileceğini öngördüklerini söyledi. Artık ülkelerdeki gelişmelerden global olarak bir etkilenmenin yaşandığını vurgulayan Akyüz, “Biz bir bakıma şanslı sayılırız, tarımsal çeşitliliğimiz birçok ülkeyi kıskandıracak düzeyde ve tabi 62 milyar dolarlık tarımsal hasılamızla Avrupa’da 1. , dünyada 7. sıradayız.” dedi. Ancak Akyüz, dünyada artan hammadde ve enerji fiyatları açısından gıda fiyatlarındaki istikrarlı artışın devam edeceğini de sözlerine ekledi.

“KDV tüm gıda ve içeceklerde %1’e inmeli”
Tüm bu güzel gelişmelerin yanı sıra sektördeki sıkıntılara da değinen Akyüz, geçtiğimiz yıllarda bazı gıda ürünlerinde %1’e gerileyen KDV oranının, tüm gıda ve içecek ürünlerinde %1’e indirilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı. Akyüz, KDV’den kaybedilen gelirin kayıtlı işletme artışı, dolayısıyla vergi gelirlerinde artış olarak geri döneceğini ve sistemin işleyişindeki kayıtdışı kaynaklı aksaklıkların bu sayede ortadan kalkacağını düşündüklerini belirtti.

“Mesnetsiz iddialar ciddiye alınmamalı”
Birkaç yıl önceki temel sorunlarının başında kayıtdışını söylediklerini ancak son zamanlarda gıda maddeleri üzerine yapılan spekülasyonların, yayılan bilgi kirliliğinin daha önemli bir sorun haline geldiğini belirten TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, “Ben buradan sektörümüz adına tüm medya kuruluşlarımızdan istirham ediyorum; kimsenin halkın gıdası üzerinden prim yapmasına, gıda sektörü üzerinden reklam yapmalarına, kişisel PR larını yükseltmelerine alet olmayın.” dedi. Dünyanın dört bir yanına ihracat yaptıklarını dile getiren ve böyle bir ivmeye sahip Türk Gıda Sektörünün, dünya standartlarında üretim yapmasa bu gücü nasıl yakalayacağını soran Akyüz, bu başarıyı gölgelemek isteyen kişi ve kurumların mesnetsiz iddiaları ciddiye alınmamalıdır diye uyarıda bulundu.

Gıda üretimi ve teknolojisi hakkında fikir sahibi olmayan kulaktan dolma bilgilerle halkın kafasında soru işaretleri yaratan kişilere yasal yaptırım uygulanmalıdır diyen Akyüz, “Kimsenin insan sağlığına yönelik varsayımlarla, ortada gereksiz endişe yaratmasına, sektörü zan altında bırakmasına hakkı yoktur.” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52