GDO’lu mısır tehlikesi sokakta kol geziyor!

Yıllardır ülke gündemini meşgul eden GDO'lu mısır konusunda yeni gelişmeler yaşanıyor. Uzmanlara göre sokaktaki mısırlar tüketiciyi tehdit ediyor.

GDO’lu mısır tehlikesi sokakta kol geziyor!
Selami Türkoğlu
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusunda Türkiye sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Konu hakkında uzmanlar tepkili açıklamalar yaparken, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tehlike olmadığı konusunda zaman zaman beyanatlar veriyor.
Tüm bu yaşananlardan sonra, sokakta ‘bardakta süt mısır’ diye tüketiciye sunulan ürünlerin GDO’lu olup olmadığı şüphesi halkı tedirgin ediyor. Uzmanlara göre tehlike sokakta kol geziyor.
Son gelişmelere göre, Türkiye’de GDO’lu 10 mısır çeşidine daha ithalat izni çıkıyor. Dünya Gazetesi’nde Ali Ekber Yıldırım imzasıyla kaleme alınan ve 27 Eylül 2011 tarihinde Gıdavitrini.com.tr’de de yer alan habere göre, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği Derneği ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği'nin başvurusu üzerine genetiği değiştirilmiş 10 mısır çeşidinin daha ithalatına izin verilmesi bekleniyor.
Biyogüvenlik Kurulu, 10 mısır çeşidi için hazırlanan bilimsel risk değerlendirme ve sosyo ekonomik değerlendirme risk raporlarını kamuoyunun görüşüne açtı.

BİYOGÜVENLİK KURULU KİME HİZMET EDİYOR!
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği Derneği ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği'nin başvurusu üzerine genetiği değiştirilmiş (DAS1507xNK603),(NK603), (NK603 x MON810), (GA21), (MON89034), (MON89034xNK603), (Bt11xGA21 ), (59122x1507xNK603), (DAS1507x59122) ve (MON 88017x MON 810) mısır çeşitlerine de izin çıkması ve ithalatın başlaması bekleniyor. Genetiği değiştirilmiş10 mısır çeşidi için Bilimsel Risk Değerlendirme ve Sosyo Ekonomik Risk Değerlendirme komitelerine rapor hazırlatan Biyogüvenlik Kurulu, bu raporlara ilişkin kamuoyu görüşünü aldıktan sonra nihai kararı Resmi Gazete'de yayımlayarak ithalat izni vermesi bekleniyor. Böylece daha önce ithalatına izin verilen genetiği değiştirilmiş 3 soya çeşidi, kamuoyu görüşü alınan 3 mısır çeşidi olmak üzere toplamda 16 çeşit GDO'lu ürüne ithalat izni çıkmış olacak.


TÜKETİCİLER BİRLİĞİ’NDEN ÖNEMLİ UYARI

Sokakta satılan mısırların GDO’lu olma tehlikesine karşın Tüketiciler Birliği’nden önemli uyarı geldi. Konuyla ilgili Gıdavitrini.com.tr’ye açıklama yapan Tüketiciler Birliği Genel Sekreteri Mehmet İmrek, genetiği değiştirilmiş gıdaların başında mısır ve soya fasulyesinin geldiğini ve bu konuda halkın dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin bir tarım ülkesi olmasına rağmen bazı temel gıda maddelerinin üretimindeki rekolte düşüşü veya bazı etkenlerden dolayı üretim azalması yaşandığına dikkat çeken Mehmet İmrek, “Mısır en çok üretimi yapılan başlıca temel gıda maddeleri içerisinde önemli yeri almasına rağmen, uygulamalardaki bir takım yanlışlıklar veya iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan sonuçların doğrudan etkisiyle üretimde ihtiyacı karşılayacak miktar sağlanamamıştır.
Son zamanlarda ithal tohum ve buna bağlı olarak doğrudan ürün ithali ile bir denetimsizlik yaşanmaktadır. Bu bağlamda genetiği değiştirilmiş ithal ürünlerin gerekli labaratuvar testleri ve analizleri yapılmadan tüketime sunulmaktadır.
Yemeklerimizin vazgeçilmez ana unsuru yağ; mısır, soya, ayçiçeği vb. ürünlerden yapılmaktadır. Dolayısıyla ülke nüfusumuzun büyük kısmı bu ürünlerden üretilmiş yağlardan yapılan hazır gıda maddelerinin ve yemeklerinin tüketilmesi neticesinde her türlü risk ile karşı karşıya kalmaktadır.
Üstelik kapalı mekanlarda ve sokak satıcılarının arabalarında satışa sunulan haşlanmış mısır, pratik şekilde tüketime hazır cezbedici sunumu ve ucuz satışı ile ileride toplum genelinde ortaya çıkabilecek hastalıkların ve genetik yapısal bozuklukların temelini oluşturmaktadır. Mısırın ve soyanın genetiğinin değiştirilmesi, uzak doğu mutfağının medyada fazla reklamının yapılması ile bu ürünlerin bilinçsizce çok tüketilmesini sağlamaktadır. Ayrıca haşlanmış mısıra ayrı bir lezzet katmak için ilave edilen ketçap, mayonez, soya sosu vb. ek ilavelerin yapılması obeziteye, şeker, kolesterol ve daha birçok hastalığa açık açık davetiye çıkarmaktadır.” şeklinde konuştu.

SAĞLIĞIMIZ İÇİN NE TÜKETTİĞİMİZİ BİLMELİYİZ
Doğal ortamından farklı ortamlarda yetiştirilen sebze ve meyvelerin aynı riski oluşturduğunu belirten İmrek, “Çünkü doğal ortamında yetiştirilmeyen sebze ve meyve organik olmayan gübre ile desteklenmekte, daha çabuk yetişmesi için çeşitli kimyasallar ile büyümesi sağlanmaktadır. Tarım arazilerimiz içinde aynı tehlikeden bahsetmemiz mümkündür. Zira, tarım arazilerimizde çoğunlukla kimyasal gübreleme, aşırı ve kontrolsüz ilaçlama ile sebze ve meyve üreticiliği yapılmaktadır. İlaç kalıntılarının sebze ve meyveler üzerinde uzun süre kalması halinde bunların tüketilmesiyle kanser riski artmaktadır. Ayrıca kimyasal gübreleme neticesinde; tuz konsantrasyonunun yükselmesine, mikroorganizma faaliyetlerinin azalmasına, yeraltı suyunun kirlenmesine, kimyasal olarak verilen gübrelerin topraktan çabucak yıkanmasına, verim ve elde edilen ürünün kalitesinin düşmesine, erozyonla toprak kaybına, neden olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Her şeyden önce insan sağlığının güvencesi için, tüketicilerin neyi tükettiğini bilmesi gerektiğine işaret eden İmrek, “Bu durum insan sağlığı açısından tehlikeler oluşturmaktadır. Kaldı ki tarım arazilerimizin geleceğinin de ne gibi tehlikeler altında bulunduğunu işaret etmektedir.
Tüketicilerin her ne olursa olsun tüketecekleri gıda maddelerinin organik, kimyasallardan arındırılmış ve genetiği değiştirilmemiş tohumlardan üretilen ürünleri tercih etmelerini önermekteyiz. Açık ve kapalı alanlarda satışa sunulan haşlanmış mısırın hangi ülkenin üretimi olduğunu sorgulamalıdır. Haşlanmış mısırın lezzetini ve aromasını artırmak için ekstradan ilave edilen soya sosunu özellikle tercih etmemelidirler.” uyarısında bulundu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52