Çiftçiyi özelleştirilen elektrik çarptı!

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilerin sulamadan kaynaklanan elektrik borçlarının yapılandırıldığını hatırlattı, özelleştirilen işletmelerin uymadığını açıkladı.

Çiftçiyi özelleştirilen elektrik çarptı!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 6111 sayılı kanunla, çiftçilerin sulamadan kaynaklanan elektrik borçlarının yapılandırıldığını, ancak özelleştirilen bazı elektrik idarelerinin bu yapılandırmayı yapmadığını ve bu nedenle üreticilerin sıkıntı yaşadığını bildirdi.

TZOB 25. olağan genel kurulu, Büyük Anadolu Otelinde başladı. 2003 yılından bu yana TZOB Başkanlığını yürüten Şemsi Bayraktar, genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada, üretici örgütlerinin önemini vurgulayarak, örgütsüz bir çiftçi kitlesinin hakkını savunamayacağını söyledi.

Birliğin yürüttüğü çalışmalara değinen Bayraktar, 2003 yılında 650 dolayında olan ziraat odası sayısının bugün 738'e ulaştığını, son iki yılda odaların laboratuvar sayısının da 42'den 71'e yükseldiğini, Ankara'nın Yenimahalle ilçesinde eğitim amaçlı sosyal tesislerin kurulması maksadıyla bir arsa alındığını anlattı.

ÇİFTÇİNİN ELEKTRİK BORCU

Konuşmasında AB hibe programlarına da değinen Bayraktar, 2005 yılından bugüne 200'e yakın projenin birliğe bağlı odalar tarafından hazırlandığını ve toplam 11 milyon avro hibe kazanılmasının sağlandığını bildirdi.

Çiftçilerin sorunlarına ilişkin bir rapor hazırlayarak hükümete sunduklarını hatırlatan Bayraktar, ''Bu çalışmalarımızın neticesi olarak, 6111 sayılı kanunla, sulamadan kaynaklanan elektrik borçları yapılandırılmıştır. Ancak, özelleştirilen bazı elektrik idareleri bu yapılandırmayı yapmamakta ve üretim sezonuna girdiğimiz şu günlerde çiftçilerimizi sıkıntıya sokmaktadırlar. Ayrıca, elektrikte uygulanan yüzde 18 KDV'nin de indirilmesi ile ilgili talebimizin gerçekleşmesini bekliyoruz'' dedi.

TOPLULAŞTIRMA

Sektöre ait sorunların temelinde yapısal sorunların yattığını vurgulayan Bayraktar, işletmelerin çoğunun küçük ölçekli, arazilerin çok parçalı olmasının verimli bir üretim yapılmasını engellediğini söyledi.

Şu ana kadar bir milyon hektar tarım alanının toplulaştırılmasının tamamlandığını belirten Bayraktar, ''Her yıl bir milyon hektar arazi toplulaştırılarak, on yılda on milyon hektar arazi toplulaştırılmalıdır. Bu konuda TZOB olarak her türlü desteği sağlamaya hazırız'' dedi.

Sulanması mümkün olan arazilerin önemli bir bölümünün, yatırım imkanlarından yoksun olduğu için sulanamadığını kaydeden Bayraktar, GAP, DAP, KOP ve diğer sulama yatırımlarının çok önemli olduğunu ve bu yatırımların en kısa zamanda tamamlanması gerektiğini bildirdi.

TARIMSAL KREDİLER

Son yıllarda uygulanan düşük faizli kredilerin memnuniyetle karşılandığını, ancak Ziraat Bankası'nın toplam kredi plasmanının artırılmasını istediklerini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

''Ziraat Bankasından kredi bulamayan çiftçilerimiz, özel bankalardan yüksek faizle kredi almak zorunda kalmaktadır. Yüksek faiz karşısında borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz haciz kıskacı altındadır. Ayrıca Ziraat Bankası da üreticilerimizden ipotek olarak şehirde bina ve memur kefil isteme gibi uygulamalara son vermelidir. Bu uygulamalara çiftçimiz büyük tepki göstermektedir. Ziraat Bankası Genel Müdürü ile bu konuyu karşılıklı görüşmemiz ve şubelere talimat gönderildiği ifade edilmesine rağmen, birçok şube müdürü çiftçimizi ipotek konusunda zorlamaya devam etmektedir.

Çiftçilerin, tarımsal kredi borçlarını ödemede zorluk çekmesi üzerine Ziraat Bankası yönetim kurulu kararıyla çiftçi borçlarında bir yapılanma yapmıştır. Ancak bu uygulama Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından durdurulmuştur. BDDK tarafından tarımsal krediler, tarımın doğal şartları dikkate alınmadan ticari kredilerle aynı değerlendirilmektedir. BDDK'da tarım finansmanını bilen kişilerin olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla BDDK'nın karşılıklar kararnamesinde değişiklik yapmasını ve tarımın doğal şartları ile tarım finansmanını bilen kişileri istihdam etmesini istiyoruz.''

MAZOT VE GÜBRE FİYATLARI

Doğrudan Gelir Desteğinin kaldırılmasıyla desteklerin özellikle girdi desteklerine yönelmesini kendilerinin de istediklerini, fakat girdi desteklerinin istenen seviyeye ulaşamadığını ifade eden TZOB Başkanı, tarımda kullanılan mazot miktarının yaklaşık 3,3 milyar litre olduğunu, verilen desteğin ise tarımda kullanılan mazota ödenen bedelinin ancak yüzde 5'ini karşılayabildiğini söyledi.

Çiftçilerin kullandığı kırsal motorin ÖTV'sinin euro dizele göre litrede 7 kuruş daha düşük olduğunu, fakat bu yılın Şubat ayından itibaren kırsal motorin uygulaması kaldırıldığını hatırlatan Bayraktar, sadece bu uygulamadan doğan ÖTV farkının çiftçiye yılda yaklaşık 250 milyon lira ilave yük getireceğini kaydetti.

Çiftçinin 2010 yılında gübre için ödediği bedelin yaklaşık 3,8 milyar lira olduğunu ifade eden Şemsi Bayraktar, 2010 yılında gübre desteği olarak verilen 704 milyon liranın, gübre masrafının yüzde 18'i kadar olduğunu bildirdi.

Bayraktar, ''Mazot ve gübre desteği artırılmış olmasına rağmen fiyat artışları karşısında yetersiz kalmaktadır. Özellikle gübrede sanayici, gübre tüketim dönemlerinde fiyatları aşırı bir şekilde artırmaktadır. Bu da, alım gücü düşük olan ve ucuz olduğu dönemde gübre alamayan çiftçiye aşırı maliyet getirmektedir. Bu nedenlerle mazotta KDV ve ÖTV, gübrede KDV düşürülmeli ya da destekler artırılmalıdır'' dedi.

GIDA FİYATLARI

Dünya gıda fiyatlarında son dönemde rekor artışlar görüldüğünü hatırlatan Bayraktar, Tunus ve Mısır başta olmak üzere bazı ülkelerde yaşanan sıkıntıların temelinde, gıda fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanan geçim sıkıntısının önemli rol oynadığını söyledi.

Tarım sektörünün istihdamdaki payının, 2001 yılından sonra 6 yılda yüzde 37'den yüzde 26'ya gerileyerek 11 puan azaldığını, buna karşılık 2008 yılında Ağustos ayından itibaren tarıma doğru tersine göç başladığını anlatan Bayraktar, bu sürecin 2009 ve 2010 yılında da devam ettiğini söyledi. Bayraktar, sektörde Tarım Kanununa uygun bir destek bütçesi oluşturulmasını istediklerini yineledi.

''FINDIKTA MÜDAHALE ALIMI YAPILMALI''

Çiftçilerin ürün bazında da bazı sorunları bulunduğunu belirten Bayraktar, bazı ürünlerle ilgili sorunları şöyle özetledi:

''Fındık, üretiminde işletmeler küçük, işletmeleri büyütemiyoruz. Alıcının az, satıcının fazla olduğu bu üründe, müdahale alımları yapılmasından yanayız. Yaş çay fiyatı, prim dahil maliyetin altında kalmamalıdır. Çaylıklar, program dahilinde yenilenmeli. Zeytin ve zeytinyağı üretim miktarı ciddi olarak artmıştır. Artan üretimin değerlendirilmesi bakımından pazarlama imkanlarına da odaklanılmalıdır. 2010 yılında yağlı tohumlar, yağlar ve küspeler ithalatına 2,3 milyar dolar döviz ödenmiştir. Yağlı, tohumlu bitkilerin üretimi artırılmalı.

2010 yılında 371 bin ton pirinç ithal edildi, ek korunma tedbirleri alınmadığı sürece çeltik üretiminde istikrarlı bir artış sağlamak mümkün değildir. Mısırda son yıllarda sağlanan üretim artışının, gelecek yıllarda da korunması hatta daha da artırılması sağlanmalıdır. Narenciyede ihracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için zamanında ve yeterli verilmesi büyük önem taşımaktadır. Malatya'da kayısı üreticisi, Manisa;da üzüm üreticisi2010 yılında, arka arkaya gelen sel ve don afeti ile çok büyük zarar görmüştür.

Şeker pancarı fiyatlarında üreticimiz artış beklemektedir. Kota, bölgelerin durumuna göre artırılmalı, kaçak şeker girişi önlenmelidir. Dünyada önemli üreticilerinden olduğumuz oriental tütün üretimimiz korunmalıdır. Tahıl grubunda yer alan ürünlerde üretimimizi korunması ve artırılabilmesi için üretici maliyeti dikkate alınarak fiyat ve prim verilmeli, müdahale alımları zamanında yapılmalıdır.''

HAYVANCILIK

Bayraktar, 2007-2008 döneminde girdi maliyetlerinin yükselmesi, ancak ürün fiyatlarının yerinde sayması 2008'in son çeyreğinde süt fiyatlarının daha da düşmesi sonucu, üreticilerin hayvanlarını kesime gönderdiğini ve bu dönemde yaklaşık 250 binden fazla damızlık hayvan kesildiğini, bu dönem sonrasında et fiyatlarının çok yükseldiğini anlattı.

Et fiyatlarını düşürmek için ithalat yoluna gidildiğini hatırlatan Bayraktar, ithal edilen canlı hayvanlar ve et için toplam 592 milyon dolar döviz ödendiğini söyledi.

Son yıllarda et ve süt verimi arttığı halde, işletmelerin zarar etmesinin tek sebebi et ve süt fiyatlarındaki dalgalanma olduğunu, ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, ''Süt fiyatlarının düşmesini önlemek için fazla sütün piyasadan çekilmesi ve süt tozu işleyen sanayicilere destek verilmesi gibi tedbirler alınmakla birlikte, süt müdahale kurumu kurulmasını önemli buluyoruz'' diye konuştu.

Hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yükseldiğini, çiftçilerin alım gücünün düştüğünü ifade eden TZOB Başkanı, ''Bunda yem fiyatlarının ciddi oranda yükselmesinin etkisi de inkar edilemez. Yani sütte krizin ilk sinyalleri alınmıştır. Eğer gerekli tedbir alınmayacak olursa maalesef, yeni bir süt hayvanı katliamı kaçınılmaz olacaktır'' dedi.

Son zamanlarda sıfır faizli hayvancılık kredisi ve bazı illerde hayvancılık yatırımı yapanlara verilen hibelerin cazibesine kapılan, mesleği çiftçilik olmayan yatırımcıların, büyük hayvancılık işletmeleri kurduğunun görüldüğünü belirten Bayraktar, çok büyük işletmelerin tekelleşmeye ve fiyat manipülasyonlarına gidebildiğini söyledi.

Bayraktar, ''Büyük ölçekli işletmeler kar etmemesi durumunda üretimi terk eder. Esas olan, küçük işletmeleri optimum büyüklüğe çıkararak, çiftçilerin kalkınmasını sağlamak olmalıdır. Küçük çiftçi, emeğinden ve karından fedakarlık ederek, inadına üretmektedir. Gelişmiş ülkeler optimum işletmelerle kalkınmıştır. Et ve süt üretiminin istikrarlı sürdürülebilirliği için, orta ve küçük işletmeler muhakkak desteklenmelidir'' diye konuştu.

 

Haber7

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52