Perakendenin 2014 hedefi 250 milyar dolar

2010’da güçlü bir büyüme elde eden perakende sektörü kriz öncesi dönemdeki büyüme oranını yakaladı. Deloitte’a göre, 2010’da 187 milyar doları yakalayan Türkiye perakende sektörü, 2014 yılında 250 milyar dolara ulaşacak.

Perakendenin 2014 hedefi 250 milyar dolar
Deloitte’un, Türkiye perakende sektörünün son durumunu incelediği “Perakende Sektörü Değerlendirmesi” raporuna göre, 2010 yılında 187 milyar dolara ulaşan Türkiye perakende sektörünün büyüklüğü 2014 yılında 250 milyar dolara ulaşacak.

2010 yılında pastadan en büyük payı 96 milyar dolarla gıda alırken, bunu 26.5 milyar dolarla ev eşyası, 24.3 milyar dolarla tekstil, 7.3 milyar dolarla teknoloji perakende pazarı takip etti.

Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, “Yüzde 40’ı 20-45 yaş arasında olan genç nüfusuyla ve ekonomik büyümesiyle Türkiye’deki tüketim potansiyeli iştah kabartıyor. Sektörün her alanında hareket var” dedi.

* 96 milyar dolarla liderlik gıda pazarının: Rapora göre, 2009 yılına göre gıda dışı perakendeciliğinin yüzde 16, hazır giyim perakendeciliğinin ise yüzde 27 büyüme oranıyla son derece güçlü bir performans sergilediği görülüyor. Metro, Carrefour ve Tesco gibi uluslararası oyuncuların da bulunduğu gıda perakende pazarı, 96 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşarak pastadan en büyük payı alan kategori oldu.

* Ev eşyaları perakende pazarı 26.5 milyar dolara ulaştı: Raporda, perakende sektörünün alt kategorilerinin de güçlü bir performans gösterdiği vurgulanıyor. Ev eşyaları perakende pazarının, 2010 yılında 26.5 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Pazardaki ana oyuncular arasında ev geliştirme ürünleri alanında Koçtaş, Bauhaus, Ikea ve Praktiker; beyaz eşya alanında Arçelik, MediaMarkt ve Vestel; ev tekstili alanında ise Zara Home, Esse, Lines, Mudo Concept ve Paşabahçe yer alıyor.

* Tekstil perakende pazarı 24.3 milyar dolar: Koton, LCW ve İpekyol gibi oyuncuların yer aldığı tekstil perakendeciliği pazarı 24.3 milyar dolara ulaşırken, e-ticaret pazarının büyüklüğünün ise 9.4 milyar dolar olduğu görülüyor.

* Teknoloji pazarı 7.3 milyar dolarla geride kaldı: MediaMarkt, Darty ve Teknosa gibi firmaların ana oyuncular arasında yer aldığı elektronik perakende pazarının ise 7.3 milyar dolara eriştiği belirtiliyor. Bu pazarın önümüzdeki 3 yıllık dönemde ciddi bir büyümeye sahne olması bekleniyor.

* 2010 birleşme ve satın almalar bilançosu: Son yılların şirket satışları ve satın almalar açısından en hareketli sektörlerinden biri olan perakende sektöründe, 2010 yılında 7 adet birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti.

İTO Gıda Meslek Komite Başkanı Ahmet Özer:
Büyümenin öteki boyutuna da bakmalıyız
Bir İstanbul tüccarı olarak baktığımızda, geçen yıl perakende sektöründe yaşanan yükselişe elbette sevinmemiz gerekmekte. Fakat perakendedeki bu büyümeyi değişik yönlerden incelemeden yorumlamak, yüzeysel ve görece bir faydasız sevinçten öteye geçmeyecektir. Bu sebeple bu yükselişin sebeplerini ve etkilerini inceleyip halkımıza, tüccarımıza etkileri konusunda günlük değil, gerçekçi ve geleceğe yönelik bir yorum yapabiliriz.

2010’da gerçekleşen yükselişin sevindirici olduğu kadar ürkütücü birkaç yönü de vardır ki; halk borçlanarak tüketmiş, ülke üretmeden ithalat ile büyümüş, cari açığı artırmış, ticaret yerel esnaf ve tüccar yerine yabancı veya büyük tekel holdingler elinden geçmiş (büyük mağazalar vasıtası ile) ve bu da işsizliğe ve ticarethanelerin kapanmasına vesile olmuştur. Genel ülke ticaretine baktığımızda, yükseliş sevindirici olabilir; fakat gerek halk, gerek küçük ve orta ölçekli tüccar, gerekse ülke açısından bakıldığında, geleceğini kredi kartına endeksleyip, geleceğine ipotek koymuş bir hormonal büyümüş tüketici ve tüketim profili, gelecekte krize girmeye mahkumdur. Bu da gelecek perakende sektöründe aşırı durgunluk doğuracaktır. Gerçekçi olmayan hormonlu büyümeler günü kurtarsa da gelecekte ticarette her zaman problemler doğurmuştur.

İTO Perakende Meslek Komite Başkanı Ahmet Kara:
Bu hızlı değişim aynı zamanda riskleri de beraberinde getiriyor
Türk perakende sektörü geleneksel perakendecilikten, organize perakendeciliğe doğru kayda değer hızla bir değişim geçirmektedir. Söz konusu değişim toplumun genelini ve ülke ekonomisini etkilemektedir. Söz konusu bu etkileşim ekonomik açıdan gelişimin yanı sıra hem üretim, hem dağıtım ve hem de istihdam açısından kendini elle tutulur ölçüde hissettirmeye başlamıştır. Modern ve organize perakende sektörünün pazar payındaki artışında perakende sektöründe resmi olarak beyan edilen gelirler ve ödenen vergiler de paralel olarak artmaktadır. Kayıt dışı ekonomi de bu anlamda pozitif olarak etkilenmektedir. Yatırımlar açısından hıza bakıldığında, tüm sektörlere bakıldığında en gözde sektör olarak kendisini göstermekte. Toplumsal etki açısından, perakende sektöründe genel olarak hijyen, güvenlik ve kalite standartları yaygın bir uygulama haline gelmekte, tüketicinin alım kararlarında etkili olmaktadır. Tüketiciler rekabetin ve bunun getireceği avantajların anlamını kavrayarak daha fazla talepkâr olmakta ve seçici davranmaya başlamışlardır. Bu nedenle üretim ve tüketim tercihlerinin değişimi benzeri görülmemiş bir hızla hareket etmektedir. Yapılan araştırmalar Türkiye perakende sektörünün 2010 yılında 187 milyar dolara ulaştığını göstermekte. Bu rakamda en büyük payı gıda perakende sektörü alıyor. 96 milyar dolarlık payı ile gıda sektörü herkesin ilgisini çekmekte ve şirketlere bu alana yatırım yapmaya yön vermektedir. Ülkemiz nüfusunun yüzde 40’ının yaş ortalaması 20-45 yaş arasında. Böyle genç nüfusa sahip ülkemiz, ekonomik büyümesi ile birlikte tüketim potansiyeli ile iştah kabartmakta. Sektörün her alanında fırsat ve hareketlilik var. 2014 yılı sektörel tahmini ciro beklentisi 250 milyar dolar. Bu beklentiden de görüleceği üzere ülkemizde perakende sektörü açısından daha gidilecek ve alınacak çok yol. Sektördeki bu hareketlilik yurt dışı yatırımlarının ülkemize gelmesine de olanak sağlamakta. Sektör çok canlı ve hareketli, hızla değişim gösteriyor. Bu hızlı değişim aynı zamanda riskleri de beraberinde getiriyor. Firmalar sermaye yapılarını, insan kaynaklarını doğru yönetme, lojistik ve teknolojik alt yapılarını sağlamalıdır. Ayrıca sektör büyümeleri ile birlikte artık firmaların kurumsallaşma çalışmalarına yönelmelidir. Yurt dışı firmaların Türk firmalarına bakış açıları bu şekilde olduğunda daha fazla güvenli olmalarına olanak sağlayacaktır. Yerel zincirlerimizin bir kaçı halka da açılarak öncülük ettiler. Sektöre yeni hazlar katan bu hareketleri önümüzdeki günlerde bekliyoruz. Ülke ekonomisine sağladığı ekonomik faydanın yanı sıra istihdam da payının da yüksek olması sebebi ile sektöre herkesin sahip çıkması gerektiğini düşünmekteyiz.

Nalan Söylemez – İTO

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52