Dünyanın yarısı "sağlıklı su"ya hasret!

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü'nün ana teması olan su için, 'gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasında kilit rol oynayan, stratejik bir doğal kaynak' açıklaması...

Dünyanın yarısı
TZOB Genel Başkanı Bayraktar yaptığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü" olarak ilan edilen 17 Haziran'da her yıl bütün dünyada çeşitli etkinlikler düzenlendiğini ve Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası tarafından belirlenen temalarla çölleşme konusuna dikkat çekmenin ve toplumda farkındalık oluşturulmanın amaçlandığı bilgisini verdi.

Bu yılın Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü'nün ana teması olan suyun, gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasında kilit rol oynayan, ikamesi bulunmayan stratejik bir doğal kaynak olduğunu belirten Bayraktar, çölleşmenin, iklim değişikliği, ormanların ve meraların tahribi, yanlış arazi kullanımı ve yanlış tarım uygulamaları ve yanlış sulama sonucu toprakların tuzlanması gibi nedenlerle meydana geldiğini ifade etti.

Bayraktar, dünyada her yıl çölleşmeye bağlı olarak 12 milyon hektar toprağın kaybedildiğine dikkati çekerek, "Bugün dünyada 1,2 milyar insan, 4 milyar hektardan fazla arazi ve büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden oluşan 110 ülke çölleşme tehdidi altındadır" bilgisini verdi.

Su güvencesi ve su güvenliği sağlanamadığı takdirde gıda güvencesi ve gıda güvenliğinden söz etmenin mümkün olmadığının altını çizen Bayraktar, dünya nüfusunun son yüzyılda 3 kat artarken, yaşam kalitesinin yükselmesi nedeniyle su kullanımının da 6 katına çıktığını, azalan su kaynaklarının artan nüfusun talebini karşılayamaz hale geldiğini bildirdi.

Bayraktar, araştırmalara göre 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağına dikkati çekerek, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısının 54'e yükseleceğini belirtti.

"2,3 milyar insan sağlıklı suya hasret"
Dünyada 1,4 milyar insanın yeterli içme suyundan yoksun olduğuna işaret eden Bayraktar, 2,3 milyar kişinin sağlıklı suya hasret olduğunu kaydetti.

Bayraktar, dünya su rezervinin yalnızca yüzde 2,5'inin tatlı su formunda bulunduğunu, bu miktarın ise sadece yüzde 0,3'ünün insanlar tarafından kullanılabilir ve içilebilir özellikte olduğunu vurguladı.

Nüfus artışı, bilinçsiz su kullanımı, yanlış uygulamalar ve küresel ısınmanın da etkisiyle doğal kaynakların üzerindeki baskının gün geçtikçe artttığına dikkati çeken Bayraktar, "Gediz ve Büyük Menderes havzalarındaki yüzey sularında 2030 yılına kadar yüzde 20, 2050 yılına kadar yüzde 35 ve 2100 yılına kadar yüzde 50 azalma öngörülmektedir" ifadesini kullandı.

"Ülkemiz su zengini bir ülke değil"
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'nin tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyelinin yılda ortalama 112 milyar metreküp olduğunu, bunun 44 milyar metreküpünün kullanıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
"Ülkemiz su zengini bir ülke değildir. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı bin 519 metreküp civarındadır. Nüfus artışıyla birlikte bu rakam da sürekli düşmektedir. Bu bakımdan mevcut su kaynaklarımızın korunması ve etkin kullanımı son derece önemlidir.

Ülkemizde toplam su tüketimimizin yüzde 74'ü tarımda, yüzde 11'i sanayide ve yüzde 15'i içme ve kullanma amaçlı kullanılmaktadır. Su kaynaklarımız üzerindeki tehditler nedeniyle tarımda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin kullanımı ve yaygınlaştırılması fevkalade önemlidir. Tarımsal üretimde; toprağın nemini koruyacak ve su tutma kapasitesini artıracak yöntemler tercih edilmeli, toprak işlemesiz tarım yaygınlaştırılmalı, kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri geliştirilmelidir. Ülkemiz topraklarının yüzde 65'i kurak, yarı kurak ve yarı nemli iklim özelliklerine sahiptir. Özellikle İç Anadolu Bölgesi Dünya Çölleşme Risk Haritası 'nda 'aşırı hassas ve çok hassas' olarak gösterilmektedir."

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52