Soyanın önemini anlayamadık!

Yağ yapmak için yılda yaklaşık 5 milyon ton yağlı tohuma ihtiyacımız var. Peki bu miktarın ne kadarını içeride üretebiliyoruz?

Soyanın önemini anlayamadık!

Yıllardır soya ürünlerinin faydaları anlatılagelmiştir. Bu konuyla ilgili özel tez hazırlayan akademizyenler bile tanıdık. Türkiye'nin soya üreticisi olmasını ABD'nin engellediği tezine kadar işi götüren araştırmacılar bile gördük. Neticede stratejik bir ürünü artık ithal eder durumdayız.

Güngör Uras, Milliyet'teki köşesinde soya ile ilgili çarpıcı gerçekleri bakın nasıl anlatıyor...

"Yağ yapmak için yılda yaklaşık 5 milyon ton yağlı tohuma ihtiyacımız var. 2.3 milyon ton yağlı tohumu içeride üretiyoruz. Bunun 1 milyon tonu pamuk çekirdeği-tohumu, 1.1 milyon tonu ayçiçeği, 110 bin tonu kolza tohumu, 55 bin tonu soya fasulyesi. Eksiği kapatmak için 2.7 milyon ton yağlı tohum ve ham yağ ithal ediyor, buna 2.5 milyar dolar döviz ödüyoruz. İthalatın 1.7 milyon tonu soya fasulyesi. Soya fasulyesi ve soya fasulyesi küspesine 1 milyar dolara yakın döviz ödeniyor. (Dünya borsalarında fasulyenin fiyatı değişiyor. Tonu ortalama 400 dolar dolayında.)
Cari açık-döviz açığı sorunu gündeme gelince ‘ithalat ikamesi’nden söz ediyoruz. İthal ettiğimiz malları içeride üretelim diyoruz. Geliniz görünüz ki, soframızdaki yağın ham maddesini bile üretemiyoruz.

Burada sorun, devletin çiftçiyi üretime yönlendirememesinde.
Dünyada yağlı tohum üretiminin tahıl üretimindeki payı 1/3 iken bizde 1/10 oranında. Halbuki yağlı tohum tahıldan daha değerli.

Soyanın önemini anlayamadık
Yağlı tohum denilince biz sadece ayçiçeği ve pamuk tohumunu bellemiş durumdayız. Dünyada soya diye bir başka ürün var. Dünyada yılda 425 milyon ton yağlı tohum üretiliyor. Bunun 250 milyon tonu soya fasulyesi. Dünyada yılda 145 milyon ton ham yağ üretiliyor. Bunun 45 milyon tonu soya, 45 milyon tonu palm, 25 milyon tonu kolza, 10 milyon tonu ayçiçeği yağı.
Biz soyayı ‘Çorum fasulyesi’ diye tanıdık. 1950’lerin sonunda Karadeniz’de, Samsun ve Ordu’da ekilmeye başlandı. Sümerbank Ordu’da 1957 yılında bir Soya Yağı Fabrikası kurdu. Ama Karadenizli bu ürünü sevmedi. Fabrika kapandı.

Soya fasulyesi ikinci ürün olarak Güney’de ekilir oldu. Bir ara yıllık üretim 250 bin tona kadar çıktı. Şimdi yılda 55 bin ton üretiliyor. (İthalat 1.7 milyon ton, üretim 55 bin ton.) Biz soya üretimini ciddiye alamadık. Dünyada dönümde ortalama verim 2.2 ton dolayında iken bizde 400 kilogram kadar.

50 yıldır üretemedik
Soya fasulyesinin memleketi Çin ve Mançurya ama şimdilerde Amerika kıtasında en fazla üretilen yağlı tohum. Soyada yüzde 25 yağ, yüzde 45 protein var. Kolesterol içermiyor. Yüksek protein nedeniyle yağ üretimi dışında şimdilerde geniş bir tüketim alanı var. En kolay sindirilen bir tarım ürünü. Özellikle vejeteryanlar ununu değişik şekillerde değerlendiriyor. Unundan soya sütü ve soya eti-kıyması bile üretiliyor.

Soyanın bir başka özelliği ekildiği, dikildiği toprağa azot salması. Toprağı doğal olarak gübrelemesi ve islah etmesi.

Dr. Nusret Arsel yıllar önce Türk üreticisine soyanın önemini anlatmak için yazılar yazdı. Ankara’daki sorumlulara soyanın önemini anlatmak için yurt dışından getirdiği dökümanları verdi. DPT’nin ilk yıllarında Süleyman Demirel bu işe önem verir, soya fiyatını günlük olarak izler, DPT’de KİT sorumlularıyla yapılan her toplantıda, ‘Soya üretimi ne durumda?’ diyerek Sümerbank genel müdürlerini sorguya çekerdi. Heyecanla başladık. Sonra soyanın önemini unuttuk. Geçen yıl Sanayi ve Ticaret Bakanlığı uzmanları ‘Soya Fasulyesi Raporu 2010’ başlığını taşıyan çok güzel bir rapor hazırlamışlar. Rapor güzel, öneriler güzel de... Uygulama yok. Elli yıl önce yola çıkmışız. Hala soya fasulyesinin faziletinden söz ediyoruz. İçeride çiftçi ne üreteceğini bilemiyor ama biz yılda 1 milyar dolar ödeyerek başka ülkelerin çiftçilerini mutlu ediyoruz."
Güngör Uras - Milliyet

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52