Marketlerin gıda güvenliğiyle sınavı

Raflarında çeşitli gıda ürünlerini bulunduran perakende zincirleri, gıdada taklit ve tağşiş olayına temkinli yaklaşıyor.

Marketlerin gıda güvenliğiyle sınavı

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bal, peynir, sucuk başta olmak üzere birçok üründe taklit ve tağşiş yapan markaların isimlerini deşifre etmesi, gıda güvenliği konusunu tekrar gündeme getirdi. Raflarında çeşitli gıda ürünlerini bulunduran perakende zincirleri, konuya temkinli yaklaşıyor. Market yetkilileri, Bakanlığın uygulamalarına destek verirken, üretim izin belgelerine sahip markalı ürünleri raflarına koyduklarını, gıda ürünlerini belirli aralıklarla bağımsız laboratuarlara test ettirdiklerini söylüyor. Birçok marketin konuyla ilgili sorularımıza sessiz kalması ise sektörün gıda güvenliği anlamında eksiklikleri olduğu gerçeğini ortaya koyuyor

Her şey Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın televizyonlarda yapılan yanıltıcı bal reklamlarının üzerine gitmesiyle başladı. Bakanlık, bir ilke imza atarak taklit yaptığı kesinleşen bal firmalarının isimlerini deşifre etti ve söz konusu markalara ağır para cezaları verdi. Balın ardından peynir, sucuk, sosis, salam gibi şarküteri ürünlerinde de taklit ve tağşiş (gıdanın saflığını bozan yabancı madde karıştırma, katıştırma) yapan firmaların deşifre edilmesiyle birlikte gıda güvenliği konusu tekrar Türkiye’nin gündemine geldi. Gıda güvenliğini ihlal eden firmaların isimlerinin her zaman teşhir edileceğini dile getiren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, “Kapatma cezası, ürün toplama cezası zaten var. Gıda güvenliği ile ilgili 102 tane yönetmelik yayınladık. Bundan sonra kim yanlış yaparsa teşhir edeceğiz. Bu konuda kamuoyu bilgilendirilecek” açıklamasında bulundu.

Söz konusu gıda ürün gruplarına raflarında yer veren marketlerin birçoğu konuyla ilgili değerlendirme yapmazken, görüş veren perakende zincirlerinin yöneticileri Bakanlığın deşifre uygulamasına destek verdiklerini söyledi. Markalı, üretim izin belgelerine sahip ürünleri müşterilerine sunduklarının altını çizen yetkililer, gıda ürünlerini dönemsel olarak farklı denetimlere tabi tuttuklarını ifade etti. Öte yandan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın gıda denetimlerini sıklaştırmasının ardından sivil toplum kuruluşları da güvenilir gıda konusunda çalışmalarını artırdı.

UGGD, firmaları yakın takibe aldı
Uluslararası Güvenilir Gıda Derneği (UGGD) Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Gürbüz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çalışmaları sonrasında kendilerinin de firmaları güvenilir gıda konusunda yakın takibe aldıklarını söyledi. Tüketicilerin karşılaştıkları ayıplı ürünlerin yanı sıra yaptıracakları analizlerde olumsuz sonuç çıkan ürünleri yetkili mercilere ulaştıracaklarını ifade eden Gürbüz, bu sorunlar sonuçlanana kadar konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Güvenilir gıda kavramının üretimden tüketime tüm toplumda benimsenmesi, gündemde tutulması ve yaygınlaştırılması için yola çıktıklarını söyleyen Gürbüz, “Gıda ile doğrudan veya dolaylı şekilde tüketici sağlığını ilgilendiren diğer konularda tüketicinin bilinçlendirilerek güvenli ürün ve hizmetleri talep etmesinin sağlanması, güvenilir gıda konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa çalışmalar yaparak gıda güvenilirliğini ihlal eden, insan sağlığını hiçe sayan firmaları tespit ederek, ilgili kurum ve kuruluşlara hazırladığımız raporlarla bilgi verip gerekli ceza ve yaptırımların uygulanmasını sağlayacağız. Ayrıca güvenilir gıda konusunda engel oluşturan kişi, kurum ve kuruluşların çaba ve çalışmalarını deşifre ederek kamuoyunun bilgisine sunacağız” dedi. Gürbüz, ürünlerini uluslararası kriterlere göre test etmek isteyen firmalar için laboratuar kurabileceklerini de sözlerine ekledi.

“Gıda terörü insanlık suçu”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş yapan firmaları deşifre etmesinin kamuoyunun aşırı tepkisi sonucu ortaya çıktığını savunan Tüketiciler Derneği (TÜDER) Onursal Başkanı Engin Başaran, cezaların yeterli olmadığını ve gıda terörüne neden olan firmaların ağır cezalara çaptırılması gerektiğini söyledi. Tüketicinin en büyük sorununun gıda güvenli olduğuna işaret eden Başaran, “Yalnızca bal, peynir, sucuk veya salamda değil, yediğimiz gıdaların genelinde sorun var. Türkiye’de artan kanser hastalığının temel nedenlerinden biri yediğimiz sağlıksız gıdalar” diye konuştu. Tüketicilerin gıda ürünlerine karşı ciddi bir güven probleminin olduğuna dikkati çeken Başaran, Bakanlığın teşhir politikasını objektif, kararlı ve istikrarlı bir şekilde sürdürmesini beklediklerini kaydetti.

Diversey Consulting, “Güvenli market” modeli oluşturdu
Dünya genelinde 12 bin çalışanı ve 140 ülkeden fazla noktada faaliyeti bulunan, konaklama, perakende, sağlık, gıda ve içecek, hazır yemek, restoran sektörüne temizlik ve hijyen çözümleri sunan dünyanın sayılı gıda denetim firmalarından Diversey Consulting, “Güvenli market” modeli adı altında Türkiye’deki ulusal ve uluslararası büyük perakende zincirlerinde denetimler gerçekleştiriyor. Güvenli market uygulaması hakkında bilgi veren Diversey Consulting Türkiye İş Birim Müdürü İrfan Tümer, şunları söyledi: “Ülkemizin önde gelen ulusal ve uluslararası büyük perakende zincirlerinde ’Güvenli market’ modeli adı altında, perakende sektöründe uzman gıda mühendislerinden oluşan baş denetçi ve danışmanlarımızla mağaza denetimleri, ana depo ve dağıtım merkezi denetimleri, tedarikçi denetimleri, raflarda satışa sunulan gıda maddelerinin laboratuar analizleri, tedarikçi geliştirme programları gibi birçok denetim ve danışmanlık hizmeti sunuyoruz.”

Gıda güvenliği denetimlerinde kullanılan elektronik denetleme programı i-MAP sistemiyle mağazaların ve tedarikçilerin gıda güvenliği uygulamalarında elektronik takip yapabildiklerinin altını çizen Tümer, “i-MAP sistemi ile Türkiye’deki perakende müşterilerimiz, mağazalarında gıda güvenliği konularında ‘neler oluyor ve niçin oluyor’ sorularının cevaplarına anında sistem üzerinden ulaşabiliyor ve çok kısa bir sürede risk büyümeden, tüketiciye ulaşmadan ortadan kaldırılmış oluyor” dedi. Tümer, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinin i-MAP sistemini kullandığını söyleyerek, “i-MAP denetim sistemi sayesinde, perakende zincir yöneticileri İstanbul veya Ankara’daki bir mağazası ile Kars’taki bir mağazasını kıyaslayabiliyor ve böylece kendi işletmeleri içerisinde bir benchmark (ölçüm ve karşılaştırma kriteri) sistemi yaratıyor. Ayrıca perakende zincir yöneticileri, tedarikçilerinin gıda güvenliği durumlarını da görebiliyor” ifadelerini kullandı.

Şirketlerin, güvenli gıdaya yaptıkları yatırımı ek maliyet olarak görmemesi gerektiğine dikkati çeken Tümer, “Gıdanın hammaddesinden başlayarak, üretilmesi ve nihai tüketiciye güvenli şekilde ulaşması için yatırım yapan, bunu bir maddi külfet olarak görmeyen, tam aksine bunu tüketicinin bir hakkı ve kendi markasına ve kalitesine bir yatırım olarak gören üreticiler, tüketici gözünde de farklılaşıyor ve rekabette kendilerine önemli bir avantaj sağlıyor” diye konuştu.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın almış olduğu kararları desteklediklerini belirten İrfan Tümer, sözlerine şöyle devam etti: “Bakanlığın güvenli gıda konusunda almış olduğu bir takım kararlar ve yürürlüğe koyduğu bir takım yasal yükümlülükler, Türkiye’deki ulusal gıda güvenliği stratejisi ve uygulamaları konusunda yeni bir dönem başlattı. Artık ülkemizde her tüketici ne yediği konusunda her türlü enformasyona sahip olacak ve tükettiği her türlü gıda maddesinin tam anlamıyla kimlik kartı bilgilerine ulaşıyor olacak. Yani güvenli gıdaya ulaşma hakkına koşulsuz sahip olacak.”

Raflardaki hileli ürünler piyasadan toplanıyor
Zaman Gazetesi’nden Ercan Baysal’ın haberine göre taklit ve tağşiş bal, sucuk, salam, sosis ve peynir üreten firmaların teşhir edilmesi hileli gıda üretimi yapan firmaların gözünü korkuttu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na gelen ihbarlara göre, söz konusu şirketler deşifre edilme korkusuyla marketleri dolaşarak raflardaki ürünlerini toplamak için sahaya indiği ortaya çıktı. Üst düzey bir Bakanlık yetkilisi, “Piyasadan aldığımız bilgilere göre çok sayıda firma hafiyeliğe soyunmuş. Hangi bakkal ve markete ne karda ürün vermişlerse topluyorlar. Ceza yemekten endişe etmiyorlar. Tek korkuları isimlerinin açıklaması” şeklinde konuştu.

“Marketler, bu denetim zincirinde önemli bir halka”
Bakanlık tarafından uygunsuzluğu deşifre edilen ürünleri mağazalarında bulundurmadıklarını kaydeden İsmar Market Genel Müdür Yardımcısı Mutlu Gökdemir, çıkan haberlerin satışlarında gözle görülür bir düşüşe neden olmadığını söyledi. Marketlerin bu denetim zincirinde önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Gökdemir, “Raflarımızda üretim izni olan, gıda güvenliği sertifikalarına sahip ürünleri bulunduruyoruz. Marketler raflarına ürünleri koyarken Bakanlığın denetiminin yanı sıra kendi öz denetimlerini de yapmalılar. Biz bu bağlamda satın aldığımız ürünleri örneklem usulüyle belirli aralıklarla bağımsız gıda laboratuarlarına analiz ettiriyoruz. Bu şekilde ürün içerisinde insan sağlığını bozan herhangi bir katkı maddesi varsa anında müdahale edebiliyoruz” dedi. Gökdemir, ürün tedariki sağladıkları firmaların üretim tesislerine ziyaretler gerçekleştirdiklerini de sözlerine ekledi.

Kim, taklit ve tağşiş yapan markaları raflarından kaldırdı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmayı geç kalmış bir uygulama olarak değerlendiren Kim Market Genel Müdürü Hamit Akçay, “Tüketicileri bilinçlendirme adına desteklediğimiz ve çok önemsediğimiz bir çalışma oldu. İnsan sağlığını hiçe sayan ve tağşiş üretici firmaların bu süreçte daha dikkatli olmalarını ve daha şeffaf üretim yapmalarını sağlayacak. Müşteri sağlığını sürekli kılmak amacıyla çalıştığımız tüm firmaların Tür Gıda Kodeksi, üretim izin belgeleri, gıda sicili gibi belgeleri bulunuyor. Bu belgeleri bulundurmayan hiçbir firma ile çalışmıyoruz” dedi. Öte yandan taze ürünlerin mal kabulü sırasında ciddi kontrolden geçtiğini aktaran Akçay, termometre cihazlarıyla soğuk zincirlerin kırılıp kırılmadığına özen gösterdiklerini vurguladı. Kurum olarak insan sağlığını ön planda tuttuklarını ve bu bağlamda taklit ve tağşiş yapan firmaların ürünlerini raflarından kaldırdıklarını dile getiren Akçay, “Yapmış olduğumuz uygulama, hem bu firmalardan bilgi sahibi olmayan tüketicileri korumak hem de tedarikçi firmaların açıklamalarını ve analiz raporlarını beklemek adına yapıldı” açıklamasında bulundu. Akçay ayrıca, bu kategorilere ait ürünlerin satışında düşüş yaşandığının da altını çizdi.

Yasa ne diyor?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yaptığı kontroller sonucunda sahip olduğu bilgileri 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 31’inci maddesinin 6’ncı fıkrası uyarınca kamuoyunun bilgisine sunabiliyor. Ayrıca, 17 Aralık 2011 tarihli Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmeliğin 8’inci maddesi gereğince, laboratuar sonucu ile taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten, ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasının Bakanlık resmi internet sitesinden açıklanması da karara bağlandı. Öte yandan yasa, taklit ve tağşiş yapan firmalara 10 bin TL-30 bin TL arasında para cezası veriyor.
Uğur Tatlı / Market

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52