Anneler soluğu organik pazarda alıyor

Organik pazarlarda yapılan denetimler ve ürünlerin tarladan sofraya kadar izlenebilir olması, ekolojik ürünlere rağbeti artırıyor.

Anneler soluğu organik pazarda alıyor

Sağlıklı çocuk yetiştirmek isteyen anneler, organik pazarlara koşuyor. Anne adayları da hormonlu ve kimyasal katkılı gıda ürünlerinden kaçınıyor. Organik pazarlarda yapılan denetimler ve ürünlerin tarladan sofraya kadar izlenebilir olması, ekolojik ürünlere rağbeti artırıyor.



Hemen her gün gazetelerde gördüğümüz hazır gıdalardaki tağşiş ve hile ile ilgili haberler, tüketiciyi tedirgin ediyor. Gıda ürünlerine bağlı olarak artan hastalıklarla vatandaş artık organik ürünleri tercih ediyor. Sağlıklı gıda tüketimine yönelen vatandaşın ‘Peki, ne yiyeceğiz?’ sorusuna gönüllü belediye ve sivil toplum kuruluşlarının kurduğu Ekolojik (Organik) pazarlar cevap oluyor. Organik ürünlerin müdavimi ise daha çok anneler. Serap Uysal’da bu annelerden. Hamile kaldığında başlamış bu maceraya. Pazar pazar bebeği için doğal, katkısız, kimyasal ilaç kalıntısı bulunmayan ürünler aramış. Bulamayınca, kendi üretmeye karar vermiş. Şimdilerde ise birçok anneden sebzeli şehriye ve makarna siparişi alıyor. Uysal, “Baktım ihtiyaç büyük, devam ettik eşimle. 2 oğlum var okuyorlar. Onların da hayatına etki ediyor bu iş. Büyük oğlum Gıda Bölümü okuyor.” diyor. 2004 yılından beri bu işi yapan Uysal, kendi elleriyle yaptığı organik ürünleri satıyor. Şimdi o, Zeytinburnu’nda belediye ve Ekolojik Üreticiler Derneği’nce kurulan organik pazarda tezgâh kuran bir esnaf. Organik makarnadan pekmeze, tahinden tarhanaya kadar birçok el yapımı ürün satıyor. Uysal, “Kendi emeklerimle kazandıklarımla İtalya’dan küçük makarna kesme makineleri getirttim. Buradaki büyük firmalar 5 ton gibi toplu ürün çıkarabiliriz dedi. Ben koruyucu katmadan onu saklayamayacağım için yaptırmadım.” diyor. Fırında makarna, bebekler için ıspanaklı, domatesli tel şehriye ve acısız tarhana gibi ürünlerine oldukça yoğun talep var. Uysal’ın daimi müşterilerinden biri de Esra Yılmaz. O da ikiz bebekleri için başlamış organik ürün almaya. Ek gıdaya başladığında ekolojik pazara gelen Yılmaz, “Artık kendimiz de alıştık, organik ürünler alıyoruz. Çok memnunum ve içim çok rahat.” şeklinde konuşuyor.



“Organik ürünlerin medyada konuşulduğu kadar ticareti olmuyor.” diyen Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev ise organik tarımın zor olmadığını ancak oturmuş tarım ticaret sistemi sebebiyle yeterince gelişmediğini kaydediyor. Kentleşmeyle birlikte gıdanın gerçek tadından uzaklaşıldığını aktaran Alev, “Kentleşen insan ile organik gıda arasındaki uçurumu hazır gıdalar dolduruyor. Gerçek sütün tadını bilmeyen çocuklar yetişiyor artık. Doğal olarak inek sütünü de aramıyor. Ya da içtiğinde ona kokuyormuş gibi geliyor.” diyor. Hormonların bitki düzenleyici olarak birkaç üründe belli dönemlerde kullanıldığını söyleyen Alev, “Yabani ot öldüren ve böceklenmeyi engelleyen kimyasallar, hormondan daha sağlıksız ve tehlikeli.” ifadelerini kullanıyor. Alev, “Zabıta görevlilerinin verdiği bilgiye göre İstanbul’da 455 pazar kuruluyor. Her pazar da 100 tahta kurulsa 455 bin tahta eder. Oysa bizim toplam 100 tahtamız var. Rekabet elbette ki zor.” diye konuşuyor.



Türkiye’de Organik Pazarlar

Türkiye’de toplam 13 organik pazar var. İzmir’de Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) 1, İstanbul’da Maltepe, Zeytinburnu ve Bakırköy’de Ekolojik Üreticiler Derneği’nin yönettiği 3 ve Buğday Derneği yönetiminde Şişli, Beylikdüzü, Kartal ve Bakırköy’de 4 pazar ile toplam 7 organik pazar var. Ankara’da Çankaya ve Aşağı Ayrancı’da olmak üzere 2, Bursa, Eskişehir ve Samsun’da da birer tane kuruluyor.



Organik pazarlar nasıl denetleniyor?

Çevre mühendisi Handan Elpit, 3 organik pazarda denetim yapıyor. Ürünlerin sertifikalarına bakıyor. Sertifikanın ürünle uyuşup uyuşmadığı ve sertifikasının o kişiye ait olup olmadığını tespit etmek için kargo fişi, irsaliye ve fatura gibi belgeler istiyor. Sertifikasyon şirketleri ile devamlı iletişim içinde olduklarını söyleyen Elpit, tüm ürünlerin izlenebilir olduğunu belirtiyor. Hasat bittiği halde ürün geliyorsa soruşturduklarını belirten Elpit, özellikle yazlık ve kışlık ürünün değişim zamanlarında denetimleri artırdıklarının altını çiziyor ve ekliyor: “Sertifika vermesi için şirketlerin bakanlıktan yetki ve yeterlilik alması gerekiyor. Şu an organik ürün sertifikası veren, aktif 22 şirketi var. Sertifika alabilmek için yetiştirilen ürünün yörenin iklimine ve tarım şekline uygun olması şartı da var. Ürünün ne kadar ekileceğinden ne kadar yıllık ürün elde edileceğine, ne kadarının satışa sunulacağı ve ne kadar ürün zayiatı yaşanabileceğine kadar tüm detaylar inceleniyor.”

zaman.com.tr

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52