Gıdada kuraklık tehlikesi yaşanır mı?

Gıda dünyasını ve tüketicileri yakından ilgilendiren kuraklığın gıda fiyatlarına olası etkisi masaya yatırıldı.

Gıdada kuraklık tehlikesi yaşanır mı?
Türkiye’de gıda sektörü son dönemde özellikle kuraklığın yol açacağı riskleri tartışıyor. Sektör temsilcilerinin dikkat çektiği konuların başında, kuraklık nedeniyle ithalat ya da maliyet artışı geliyor. Sektör için en umut vaat eden gelişme ise inovatif çalışmaların hız kazanması ve yakın gelecekte sonuçların alınacak olması… İhracatçı birliklerinin finanse ettiği, Türkiye’nin pek çok noktasında başlatılan ekimlerde, ‘Türkiye’ye özgü’ yeni ürünler elde edilmesi amaçlanıyor. Bu çalışmaların bir sonucu da küllerinden doğacak, çekirdeksiz Bodrum mandalinası olacak…
Dünya Ekonomi TV’de yayımlanan ve İş Bankası’nın desteğiyle hazırlanan Sektör Zirvesi’nde gıda sektörü ele alındı. Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın moderatörlüğünü üstlendiği zirveye, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Başkanı Necdet Buzbaş, İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Ünal, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Murat Yörük, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Başkanı Mahmut A. Duruk, Gıda Güvenliği Derneği (GGD) Başkanı Samim Saner katıldı. Gıda sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü bugün, 140 milyar dolara ulaşmış durumda. GSMH içinde yüzde 10’a ulaşan sektörün, uzun yıllardır çözülemeyen sorunlarının yanı sıra çok sayıda güncel problemleri de var.

Sektör temsilcilerinin öncelikli dikkat çektiği konuların başında, kuraklık geliyor. Kuraklığın olumsuz etkileri şimdiden görülmeye başlamış. Gelişmelerde kaçınılmaz son olarak ise ithalat ya da maliyet artışının yaşanması bekleniyor ve 2014’ün son çeyreğine doğru gıda maddeleri fiyatlarında enflasyonun üzerinde artış yaşanacağı tahmin ediliyor. Ancak bir değerlendirme yapmak için henüz erken olduğunu savunan İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Ünal, “Ağaçlarla ilgili şimdilik gelen bilgiler mahsulün çok fazla olacağı yönünde” görüşünü de ifade ediyor ve kamuda sıkça karşılaşılan yanlış bilgilendirme konusuna dikkat çekiyor. 

İhracatçılar inovatif gıdalar peşinde 
Gıda sektöründe son yıllarda sıkça duymaya başladığımız inovasyon konusunda da sonuçlar alınmaya başlanmış. Ünal, bununla ilgili Bodrum mandalinası örneğini verdi. Bodrum mandalinasının kaybolduğunu, şimdilerde bilimsel çalışmalarla daha dayanıklı, çekirdeksiz Bodrum mandalinası ürettikleri bilgisini veren Ünal, “Bunlar toprağa ekilmeye başladı. Birkaç yıl sonra yeniden Bodrum Mandalinası yemeye başlayacağız” dedi. İhracatçıların kendi oluşturduğu finansmanla bir dizi bilimsel çalışmalar başlattıklarını kaydeden Ünal, “İnovasyona katkı olsun diye bilimsel çalışmalar başlattık ve bize özgü yeni çeşitler bulmak üzere çalışmalarımızın sonuna geldik. Adana, Mersin, Antalya, Muğla ve İzmir’de bu yıl toprak ekimlerine başlıyoruz. Bu açıdan en azından inovasyon anlamında birtakım katkılar yapmaya çalışıyoruz” değerlendirmesini yaptı. 

“Sokak sütü kanayan yaramız”
Süt ile ilgili kamudaki yanlış duyumları değerlendiren ve sokak sütünü, “kanayan bir yaramız” olarak nitelendiren Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Murat Yörük, “Sokak sütü uzun yıllardır yasak olan, buna rağmen dernekleşebilen de bir oluşum. Şimdiye kadar İçişleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın eş zamanlı hareket edip, önlemiş olması gerek. Hacettepe ve Okan Üniversitesi kendi bölgesindeki sokak sütünü aldı ve ne kadar sağlığa yararlı olduklarını ortaya koydu. Benzer projelerin diğer üniversiteler tarafından da yapılması gerekiyor” diye konuştu. Sütü litre bazında fiyatlandırmanın yanlış olduğunu ve esas kriterin kalite olması gerektiğinin altını çizen Yörük, “Yem bitkilerinde de bu olayı aramamız gerek. Karkas sınıflandırma ve derecelendirme sistemi getirmeliyiz. Sağlıklı bir nesil için süt tüketimini artıracak projeler ortaya koymalıyız. Okul sütü projesi sadece ikinci dönem değil, birinci dönem de olmalı” yorumunda bulundu. 

Kredi kartlarına getirilen taksit sınırlandırılmasında en az konuşulan sektörlerden biri belki de gıda oldu. Düzenlemeyle, toptan alımlarda döngünün biraz da olsa bozulduğunu kaydeden Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Başkanı Mahmut Duruk, konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Bir noktada bunun önünün de kesilmesi lazımdı çünkü sosyal patlamalar da yaratabilirdi. Perakende kanunun çıkmaması, marka oluşumunu engelliyor. Private label’lar yer bırakmıyor. Yeni markaların çıkması için bu markaların belli oranda olması lazım.” 

İnsanlar ‘e-mail’ ile korkutuluyor 
Süt, et, meyve ve sebzede, tüm sektör temsilcilerinin ortak noktada buluştuğu konu, tüketicilerin yanlış bilgilendirilmesi oldu. Kamuda yetkin ya da değil, bir kişinin yaptığı açıklamaların, sektörü olumsuz yönde etkilediğini belirten temsilciler, üreticilere karşı oluşan güven problemlerine dikkat çekti. Dernek olarak yaptıkları bir araştırmadan örnek veren Gıda Güvenliği Derneği (GGD) Başkanı Samim Saner, konuyla ilgili, “Tüketicilerin yüzde 55’ine yakını gıda güvenliğiyle ilgili almış oldukları bilgileri internetten görmüş oldukları haber ya da maillere bağlıyorlar. Bu maillerin yüzde 95’inin yalan olduğunu tespit ettik. Bir hocanın imzaladığı bir mail dolaşmaya başladığında ‘şu ürün zararlıdır’ diye, hemen telefon açıp ‘sizin bilginiz dahilinde dolaşan bir mail midir?’ diye soruyoruz. 

Genelde ‘alakam yok’ ya da ‘benim uzmanlığım değil’ gibi cevaplar alıyoruz. Dolayısıyla burada çok ciddi şekilde mail üzerinden bir korkutma stratejisi var. Bazı kişiler insanları ambalajlı gıdadan, Bakanlık'tan onaylı ürünlerden soğutmaya çalışıyor. Bu bilim, teknoloji karşıtlığıdır. En az kayıt dışılık kadar önemlidir" diye konuştu. dunya.com

Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2014, 11:04

Selami Türkoğlu

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52