Türkiye’de bir yıl işte böyle geçti

Nişkoz ve fruktoz destekli şekerlemelerin bal diye tüketiciye yutturulduğu…
Et ve et ürünlerinde ‘at toynakları’nın cirit attığı…
Süt tozundan yoğurt üretildiği…
Kaçak çay tüccarlarının ‘domuz kanıyla’ harmanladığı ürünlerini piyasaya sürerek köhne mekanlarında demlendiği…
Çocukların en fazla tükettiği ürünlerin başında gelen dondurma külahları ve gofretlere, daha iyi çıtırdasın diye boraks maddesinin katıldığı…
Zeytinyağına karıştırılan pamuk yağıyla tüketiciye ‘uygun fiyata’ yağın satıldığı…
Tereyağının yüzde 80’inin margarinden üretildiği…
Damacana su skandalı... (Televizyon programlarında gündeme gelene kadar bu kurumlara ruhsat veren, denetim yapan ilgili merciler tatilde miydi? Diye sorası geliyor insanın)
Gıda boyaları, ete enjekte edilen su, karmin’li yiyecek ve içecekler…
Türkiye’de bir yıl işte böyle geçti…
Gıda Bakanı gibi düşünen ve “abartıyorsunuz” diyenler olabilir.
Okuyucuyu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sitesine göz atmaya davet ediyorum. Tüm bilgiler ve ilan edilen listeler orada mevcut…

***

Gündemde revizyon mu var?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker’in de aralarında bulunduğu bazı bakanların değişeceği gündemdeki yerini koruyor.
GDO konusunda, bu işin tüccarları yani baronları hariç hemen her kesimle didişmesi, hatta bazı isimleri tahkir edecek açıklamalarda bulunması Sayın Eker’in eksi hanesine yazılacak en önemli başlık olarak öne çıkıyor.
Bakan Eker, Gıda, Tarım İl Müdürleri toplantısında bir detay açıklıyor. Göreve yeni geldiğinde eski tarım bakanlarıyla yemek yediğini ve istişare ettiğini anlatıyor ve bugüne kadar bunu hiç kimseyle paylaşmadığını söylüyor.
Saklanası bir tarafı yok ancak, benzer toplantıları gıda ve tarım dünyasından kaç kişiyle/ekiple, hangi tüketici örgütüyle ve hangi detayları masaya yatırarak gerçekleştirdiğini merak etmemek mümkün değil doğrusu.
Bakan Eker aynı toplantıda gıda güvenliğini yeterli seviyede halka anlatamadıklarını ifade ederken, yılların birikmiş ihmalini de itiraf etmiş oluyor.

***

Gıda, Medya ve Siyaset
Gıda güvenliğinde bilgi kirliliğinden yakınan ve tüketimde tereddüt yaşayan tüketiciler; basının abartılı haber ve mal bulmuş mağribi psikolojisiyle habere yaklaşması konusunda haklı. Ancak, ateş ve duman gerçeğini de gözden kaçırmamalı.
Sözüm ona GDO’cu güruh en ufak sıkıntıya düşse hemen “bilimsellik” kalkanına sarılıyorlar. Onların haricinde kalan diğer kesim ise kara cahil, şarlatan, şöhret düşkünü…
Hangi bilimsellik beyler!
TGDF GDO'yu savunuyor, susacak mıyız?
GKGM Genel Müdürü Ülker Vakfı Üyesi çıkmış, susacak mıyız!
'Doğal katkı' diye domuz jelatini her yerde kullanılıyor, susacak mıyız?
Elbette hayır.
Kaynak sağlam oldukça yayınlamak, sağlıklı beslenmeyi savunan her mecranın görevidir...
Bakın, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin amaç maddesinde “yönetmeliğin amacı; üretici ve tüketici menfaatleri ile halk sağlığını korumak, gıda maddelerinin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretim, hazırlama, işleme, muhafaza, depolama, taşıma ve pazarlanmasını sağlamak üzere gıda maddelerinin özelliklerini belirlemektir” denilmektedir.
Bütün tereddütlerimiz bu yüzdendir. Her halde kodeksi yazanlar da bu maddeyi laf olsun diye karalamadılar.
Okuyucuya arzederim!..

YORUM EKLE

banner50

banner52