Padişahım çok yaşa!


Bugünlerde hayli yoğun kutlama ve anma trafiği yaşıyoruz.
Dünya Gıda Günü’nden girin, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nden çıkın. Tabi çıkabilirseniz!
Her yıl Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, gıda ile ilgisi olan farklı uluslar arası kuruluşlar rapor yayınlarlar.
Makasın ağzının devamlı açıldığından girerler, açlıkla mücadele(!) için alınması gereken tedbirlerden çıkarlar… Ancak ortada olumlu bir gelişme görülemez!
Son gerçekleştirilen G-20 toplantısında olduğu gibi…
Sadece açıklarlar.
CV bankasını doldurmak için ilan veren şişirme şirketler gibi…
BİR KİŞİYE TAM DOKUZ…
Dünya tarım alanlarının en verimlisi, en bakiri bu coğrafyadadır.
Buna karşın bir lokma yiyecek bulamadığı için ölen, sağlıklı beslenemediği için ölümcül hastalıkların pençesinde can çekişen yine bu coğrafyanın insanıdır!
Hani şu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘insanlık penceresinden bakın’ dediği ve sonrasında eşini de alıp bizzat görmeye gittiği Somali insanları…
Ne ilginç değil mi?
Bu tarım alanlarında ‘karın tokluğuna’ çalışma şansı bulabilenler seçkin olduklarını düşünüp şükrederler.
Ham ve bakir tarım ürünleri medeni beyaz adamlar tarafından üretilir/alınır, işlenir, satılır.
Servetlerine servet katarlar.
İçerideki işbirlikçileri/kahyaları vesilesiyle bölge insanına ihsanda bulunurlar! Bir lokma ekmeği lutfederler.
Padişahım çok yaşa!
Kurdukları sistem bu cümleyle eş anlamlıdır.
Klasik bir hatırlatma da olsa, tekrarında yarar var. Kenya’nın Kurucu Devlet Başkanı Kenu Kenyattu’ya ait olan şu söz fotoğrafı anlatmaya yetiyor:
“Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde ise topraklarımız vardı.”
Kara kıta Afrika’nın ve elbette ki diğer sömürülen ulusların yaşadıklarının bir özetiydi bu sözler. Bazı milletler uyandı, doğuma namzet sancılar içerisinde… Bazıları kurtuluş arefesinde çırpınıyor, bazıları ise hala uyuyor. Ne hazin!
BU HESAP AĞIR OLACAK!
Bizler..
Dünya ülkesinin sadık ve riyakar vatandaşları!
Yeri geldiğinde ‘insan’ olmanın cem-i tefsirini yapan riyakar güruh; ne zaman ‘insan’ olmanın sorumluluklarını omuzlarımızda hissedeceğiz?
Ne zaman yediğimiz lokmaları yutarken Somalili Bekele, Arifu ve onların kaderini paylaşan onbinlerce yavru gözümüzün önüne gelecek, lokmalar çatal çatal boğazımıza düğümlenecek!
Başbakan Erdoğan’ın, “Pantolonlarınızın paçasındaki kırıntılar Somali’yi ayağa kaldırmaya yeter” cümlelerini sarf ederken kimlere ne söylemek istedi?
Yürümeye mecali kalmamış hayvanın arkasındaki gübreye ‘umut bağlayan’ bir deri bir kemik çocuğun karşısında, her gün çöpe gönderilen milyonlarca ekmeğin hesabını nasıl vereceğiz?
Söz lokmadan açılmışken, Turhan Atabay’ın “Aslan sofrasında kırıntı kalmaz” sözü geldi aklıma.
Peki, bugün kurtlar sofrasında çakallara bırakılan ‘pay’ın hesabını kim soracak!
Kardeşlikmiş, insanlıkmış, adaletmiş!..
Kimse kendisini kandırmasın. Bal gibi ikiyüzlülük yapılıyor.
Akif Cemal, “Ağzı veren, azığı da vermiştir” derken, verilen ağzı dahi kapatan/kapattıran despotların varlığını hesaba katamadı mı acaba! Kim bilir onlara neler söylerdi!..
Dünya Gıda Günü’nüz kutlu olsun!...
YORUM EKLE

banner50

banner52