Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri
2012-05-21 17:13:24

Pirinç’ten dönenin kaşığı kırılsın!

M.Tevfik Dinçer

dincer@dincer.com 21 Mayıs 2012, 17:13

Yıllardır sofralarımızın vazgeçilmezidir aslında Pirinç; ama sektörde pirinç ile ilgili yapılan yanlış yorum ve spekülasyonlar, sahipsiz olduklarına karar vermiş bir ruh halindeki sektör ilgililerini üzüyor. Son dönemlerde bazı medya ve televizyon kanallarında bir de pirinç ile ilgili çıkan veya konuşulan olumsuz haberler, sektörde faaliyet gösteren çeltik üreticilerini, pirinç sanayicilerini, pirincin ticaretini yapan sektör firmalarının yöneticilerini çileden çıkarıyor. Pirinç sektörünün mensupları adına mevcut tepkiyi şöyle özetlemeye çalışayım:
‘’Neymiş efendim pirinç şöyle zararlı, pirinç böyle kilo yapar, şişmanlatır, böyle olsa Uzak Asya’da ekmek niyetine pirinç tüketiliyor. Tüketenlerin hepsi gayet sağlıklı ve de incecik. Sadece kullanım farklılığımız var, biz yağda kavurduktan sonra su ilave edip tane tane olmasına özen gösteriyoruz, onlar ise haşlama tüketiyor. Tek farkımız bu.’’
Doğrudur. Tüketme alışkanlığımız farklı. Bir de biz onlardan daha az tüketiyoruz.
Bizim eleştirmenlerimize(!) göre, bizden çok tükettikleri için Uzak Asya insanı daha sağlıksız olmalı, ama görüntü tam tersini söylüyor.
Kısacası; pek maharetli eleştiri insanları, pirincin binbir zahmetle nasıl üretildiğini bir görseler, kesinlikle düşünceleri de söylemleri de değişecektir.

Ben de yaklaşık 30 yılı aşkındır bu sektörde faaliyet gösteriyorum. Hemen hemen her hafta ya Trakya’dan, ya da Balıkesir Gönen havalisinden ya da Karadeniz sahillerinden pirinç taşıyan şoförler bizlere ürün taşır. Tabii ki sadece pirinç değil, farklı bölgelerden hububat ve bakliyat da gelir. En iyi haberleri de taşıma araçlarının emektar şoförlerinden alırız. Bölgelerde kimler ne yapar, kaça çeltik alır, hangi fabrikadan günde kaç kamyon çıkar, metropollerde en çok kim mal çeker, çeltik ekimi ne zaman başlar, ne zaman biter, çiftçinin, köylünün ve tüccarın ruh hali nedir, nasıldır?..
Bu ve buna benzer konuları ayak üstü sohbetlerde arkadaşlarımıza aktarır dururlar. Arkadaşlarımız da haftalık değerlendirme toplantılarında bunları bize aktarırlar.
Büyük şehirlerdeki duyumlarını da üretim bölgelerine aktarırlar. Son üç dört aydır dikkat ettim; gelen şoförler dahil pirinçle ilgili konular konuşulunca, öncelikle pirinç ile ilgili yorumlar mutlaka gündeme geliyor.
Sektörde hissettirmeden herkes birbirini izler, ama izlediğini belli etmez. Farklı bir takip sistemidir bu aslında. Bu sayede piyasa oluşur ve piyasada alıp satılan malların alış ve satış fiyatları da oluşur. Kalitesi de konuşulur, mevcut stok miktarları da konuşulur, ithalatı da, ihracatı da konuşulur… Ama son dönemde pirinç ile ilgili yorumlar sanki daha çok konuşuldu.
Diğer yandan, alternatif ürün olan bulgurdaki kdv indiriminden sonra, pirinçte indirimin yapılmamış olması, sektörde pirinç ile ilgili en çok konuşulan diğer bir konudur. Sektördeki kdv ile ilgili indirim beklentisi de halen devam ediyor.

Yazıyı kaleme aldığım sırada pirinçte yukarıya doğru bir fiyat artışı yaşanıyordu.
Nedenini ben de anlamış değilim, ama tahminimi söylemem gerekirse; yaklaşmakta olan Ramazan için hazırlık kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İşlerdeki bu durağanlık sürecinde gelen bu talep, uzun zamandır stabil seyreden pirinç piyasalarını hareketlendirmiştir. Ama bu hareketlenmeye rağmen, çok ciddi bir artışın yaşanmayacağı kanaatindeyim.
Bütün bu gelişmeler sonrasında, sektörde bu işe gönül vermiş sektör gönüllüleri bir araya gelerek pirinç ile ilgili bu ‘yanlış kanıyı nasıl düzeltiriz’in cevabını aramak ve pirincin faydaları ile sağlıklı beslenmedeki yerinin nasıl güçlendirileceği konuşuldu.
Sektörel sorunlar tartışıldı. Kayıtdışılık, kdv, haksız rekabet ve Türkiye tarımının geleceği üzerine herkes düşüncelerini dile getirdi.
Hatta pirincin tanıtımı ile ilgili bir proje de hazırlandı ve bir çalışma komisyonu oluşturuldu.
Bu projenin hayat bulması için bütçe taslağı hazırlandı. Bu taslak projenin hayata geçirilmesi için bir yol haritası oluşturuldu.
Son on yıldır üretim artışı yaşanan bu ürünün önemli bir kısmı ithal ediliyordu. Dövizimiz yurtdışına gidiyordu. Osmancık pirincinin tohumu ile ilgili yapılan çalışmalar sonrası verimlilik artışı ve ilgi sayesinde artık ürettiğimiz pirinçle neredeyse biz bize yeter hale geldik.
Bizde kişi başı tüketim bilebildiğim kadarı ile yaklaşık olarak 8 kg civarında. Oysa Orta ve Doğu Asya’da yaklaşık 120-130 kg civarında olduğunu tahmin ediyorum.
Bu anlamda, bu değerli ürün ile ilgili yorumlarda bilimsel verilere dayanmayan söylemlerden kaçınılması gerektiği düşüncesindeyim.
Halk arasında bir deyim var; “azı karar, ortası yarar, çoğu zarar” derler. Tüketimi bu anlamda değerlendirmek en doğrusu olacaktır.
Belki kişinin günlük tüketim miktarı konusunda bir şeyler söylenebilir. Kullanımı ve pişirme yöntemleri konusunda yönlendirme yapılabilir. Ama direkt olarak ‘zararlıdır’ söylemi bence doğru bir söylem değildir.
Bu üründen, çeltik üreticileri, pirinç sanayicileri, ticaret erbapları dahil herkes bir şekilde geçimini sağlıyor. Dolayısıyla sağlık yönünden zararları ispatlanmamış olumsuz söylemlerin faydasından söz edilemez.
Bilimsel bulgulara dayanmayan söylemler ve düşünceler, hepimize zarar verir.
Bu ifadeler bütünüyle, ‘pirinçten dönenin kaşığı kırılsın’ demek geliyor içimden…
Üreten bir Türkiye dileği ile…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.