Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri
2012-09-21 18:46:04

Batak dedikodusu sektöre fayda değil zarar veriyor!

M.Tevfik Dinçer

dincer@dincer.com 21 Eylül 2012, 18:46

Temmuz ayında, Mersin'de bir bakliyat firmasının zora düşmesinden ve kapanmasından dolayı bakliyat sektörünün içine bir ateş topu düştü.
Bahse konu firma uzun süredir bakliyat ticareti ile uğraşıyor ve hizmet veriyordu. Ancak Temmuz ayında Mersin'den gelen, işi yürütemeyeceği ile ilgili haber bakliyat ve pirinç piyasalarının ana gündemi oldu.
Bu firmadan alacaklı kişi ve kuruluşlar apar topar Mersin'e, bir şeyler alırım umuduyla gittiler.
Ne aldılar ne verdiler bilmiyorum. Ancak bir bakliyat firmasının kapanması ve zora düşmesinden üzüntü duyduğumu ifade etmeliyim. Zor duruma düşenler için toplum olarak kullandığımız bir dilek vardır. Hani derler ya; "Allah kimsenin işini bozmasın!"

Ben de aynı dileği tekrarlayarak, bakliyat piyasalarındaki dedikodu ve bunun oluşturduğu zarar ve etkilerden bahsetmek isterim.
Öncelikle dedikodu her ne kadar toplumsal olarak ayıp gördüğümüz bir konu ise de, toplum olarak maalesef dedikodudan vazgeçemiyoruz. Dedikodu yapmaktan galiba hoşlanıyoruz!

Dedikodu yaparken, dedikoduya konu kişi, kurum ve ilgilinin nasıl bir zarar ve fayda sağlayacağını düşünmeden, maalesef amansızca dedikodu yapmaya devam ediyoruz.
Öncelikle bakliyat piyasası dışarıdan bakıldığında sessiz, kendi halinde ama kendi içinde çok dinamik ve hareketli bir piyasadır.
Tıpkı döviz veya menkul kıymetler borsası gibi 'aldım/aldım', 'sattım/sattım' şeklindeki ilişkilerle yürüyor. Bu ilişkilerde ticaret yapılan kişi ve kurumlarda dikkat edilen en önemli konu; mal verilecek kişi veya şirkete güven duyulup duyulmamasıdır. Diğer sektörlerde de bu durum belki benzerlik gösterebilir, ancak diğer sektörlerde farklı yöntemlerle alacak bir şekilde güvence altına alınabiliyor. Bankacılık, inşaat veya otomotiv bu konuda örnek sektörler olarak sayılabilir.

Ancak gıda sektöründe ticari alışverişler, net olarak ve herhangi bir güvence alınmadan ve sadece güven unsuruna dayanan ilişkilerle yürüyor.
Dolayısıyla bakliyat sektöründe çalışan firmalar doğal olarak sarsıntı geçiren firmayı konuşabilir. Ancak bu konuşmaların, bunun dışında da çok tehlikeli boyutlara varan ve halen çalışmakta olan bazı firmalar hakkında da dedikodu yapılmasıdır.
Yapılan dedikodular gerçek olabilir, gerçek dışı olabilir. Bunu bilemem. Ancak şuna çok dikkat etmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
Bu ekonomik koşullarda ve güvene dayalı ticari ilişkilerde;
• Alacak var ve ödenmiyorsa,
• Çek alınmış ve tarihinde ödenmiyorsa,
• Ödeme sözünde durulmuyorsa,
• Verilen taahhütler yerine getirilmiyorsa,
İlgili firma, şirket, kişi hakkında konuşmak alacaklı kişinin hakkıdır. Ama sektörde gözlemlediğim kadarıyla hiçbir alacağı olmamasına rağmen ballandıra ballandıra ve bire bin katarak ilgili ilgisiz firmalar hakkında dedikoduların hala yapılarak devam etmesidir.

Bu tür dedikodular, kısmi sıkıntılar yaşayan ve bu sıkıntıları giderip toparlanmak isteyen şahıs, firma ve şirketlerin gerçekten iflas ve batmalarına neden olabilir. Bu duruma alet olmak hem günah hem de haksızlıktır. Bu duruma dikkat edilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Şahsen bu tür dedikoduların yapıldığı ortamlarda bu dedikoduları dinlerim, ancak alet olmamaya çok özen gösteririm. İmkan bulduğum ölçüde firma, şirket ve şahıs isimlerinin zikredilmemesi gerektiğini söylerim.
Mersin'de sarsılan bakliyat firmasının piyasalardaki etkisini bütün boyutları ile ele almak ve bundan ders çıkarmak gerekiyor.

Dış dünyanın bütün kargaşasına rağmen, ülkemizde yaklaşık on yıldır yaşanan ekonomik istikrar, piyasalarda yaşanan daralma, yapılan alım ve satımlarda çok dikkatli seçimler yapılmasını ve dikkatli ve sağlıklı kararlar verilmesini gerektiriyor.

Eskiden her türlü ürün alınıp rahatlıkla satılabiliyordu. Ancak şimdi her mal alınıp rahatlıkla satılamıyor. Para veya nakit finans çok önemli hale geldi. Yıllardır alınan mallar değerine alınıp satılabiliyordu.
Ancak bugün satın almış olduğunuz mal veya mülkü satmak çok da kolay değil. Bir kere alıcı bulmak çok zor. Sizin kafanızda belirlemiş olduğunuz değerden değil, alıcının belirlediği değer gerçek değeridir. Bu durum ABD'deki mortgage krizinden beri öğrendiğimiz bir olgu.

Bu sarsıntı;
• Öncelikle Mersin'deki bakliyat firmalarının bir birlerine güvenini olumsuz etkilemiştir,
• Bankacılık sektörünün, sektörümüze bakışı değişmiştir,
• Sektörde, bu durum, firmaların gelecekle ilgili büyüme, küçülme kararlarını gözden geçirmelerine neden olmuştur.

Sarsıntının nedenleri ile ilgili olarak ise;
1. Özkaynak ağırlıklı büyümeye özen gösterilmemiş olabilir,
2. Kullanılan krediler erken geri çağrılmış olabilir,
3. Yönetim zaafiyeti olabilir,
4. Satın alınan mallardaki stok fiyat farklarından kaynaklı zarar olabilir,
5. Karlılık gözetilmeden yapılan satışlardan kaynaklı zararlar olabilir.

Bu ve benzeri sebepler çoğaltılarak sıralanabilir.

Ama her ne olursa olsun, hem sektörümüz hem ülke ekonomimiz açısından bakıldığıda, bir firmanın kapanmış olması hepimiz için bir kayıptır.
Ülkemizin güçlü sektörlere, sektörler içinde faaliyet gösteren güçlü firmalara ve bu firmalarda dünyayı tanıyan, sağlıklı ve doğru kararlar veren güçlü yöneticilere ihtiyacı vardır.
Bu küresel çağda, dereden denizlere, şimdilerde ise denizlerden okyanuslara açılıyoruz.
Şunu belirtmeliyim ki, okyanus köpek balıklarıyla doludur.
Yem olmak istemiyorsak, dersimizi iyi çalışmalıyız.
Çünkü ülkemizin buna ihtiyacı var.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.