Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri
2013-02-17 22:35:42

Tad almak, lezzet almak...

Prof. Dr. Sefa Saygılı

sefasaygili@hotmail.com 17 Şubat 2013, 22:35

Lezzet almanın sırrına ermek gerekir. Bunun için de yemeğe zaman ayırmalı ve nimetin kutsallığına inanmalıdır. Görünüşe bakılırsa günümüz Türkleri tad almanın insan olmanın bir parçası olduğunu pek anlamamış gibidirler.
Ortalama ömrü 72 yıl olan insanoğlu bu sürenin yaklaşık 40 bin saatini yemek yiyerek geçirir. Deneyimsiz ve özensiz kişiler damak tadı bilmeden, yediklerinin lezzetini almadan, üstelik zaman ve heves harcayarak yerler. Karşılarına çıkan her şeyi seçmeden, kendilerini yemenin hazzına kaptırmadan, yemeği karın doyurma kabul ederek tıkınırcasına yerler.
Halbuki tad almak ustalık ve istek işidir. İnsan tad almaya çalışmazsa bunu öğrenemez. Ağzına aldığı iri lokmayı çiğnemeden yutan, yediğinin lezzetini tabii ki alamaz. Aksine sakin bir ortamda, hoş dizayn edilmiş yemeğin kokusunu içine çekerek ufak parça halinde damağında, dudağında ve diş etinde hissederek, iyice çiğneyerek yemelidir. Besin kütlesini dişlerden ve yanağının içinden yavaşça çiğneyerek dilinin üzerinde eritmelidir. Yerken de o yemekte emeği geçenlere teşekkür edip, nimeti veren ve bize nasip eden Rabbimize şükretmek gerekir.
Tabi sofrada hoş bir ortam olmalı, herkesin yüzleri gülmeli, sevdiklerimiz bulunmalı ve neşeli konulardan söz etmelidir. Yemek yemek duyuların keyfidir ve duyular da uyarılmak ister; ihmal edilirse vücutta gevşek gevşek sarkan kullanılmamış adaleler gibi ve yaşatılmadığında suskunlaşıp boğulan duygular gibi körelirler. Kullanılmayıp körelen her duygu ise beyni biraz daha harap eder.

Bu yüzden geçmişteki filozoflar bilgece sohbetlerini sofra başında yaparlardı. Tad almanın beyni, düşünmeyi canlandırdığını ifade ederlerdi. Günümüzde hazır gıdalar, fast food beslenme tarzı, mikrodalga ısıtıcıları ve konserve yemekler ne yazık ki gitgide bu güzel geleneği yok etmektedir.
Lezzet almanın sırrına ermek gerekir. Bunun için de yemeğe zaman ayırmalı ve nimetin kutsallığına inanmalıdır. Görünüşe bakılırsa günümüz Türkleri tad almanın insan olmanın bir parçası olduğunu pek anlamamış gibidirler. Çoğu sofrada çocuklarımızı halâ yemeğin tadını çıkararak yemeye değil de yiyip bitirmek üzere eğitiyoruz. Halbuki çocukların kendi damak zevkini yok ettiğimizde, onların bireyselliklerinden bir parçayı da ellerinden almış oluruz. En azından bunu yapmaya çalışırsak tad alma zevkini onlardan esirgemiş oluruz. Tad alamamanın da ruhsal bozukluklara zemin hazırlayacağı bir gerçektir.
Bir hastam öğrenim gördüğü yatılı okulda hiç mi hiç sevmediği bir sebze yemeğinden bol ve sık yedirildiğini ifade etmişti. Üstelik bu eğitim stratejisi olarak yapılmıştı. “ Çiğne ye yut, çiğne ye yut” denilmişti. Bu genç kız bu anlamsız ve düşüncesiz terane ile yetişmişti. Bu yüzden yemekle mutluluğun ilişkili olduğunu uzun süre hayal edememişti. Ama zeki biri olduğu için günün birinde yemek yemenin ne kadar zevkli ve eğlenceli olabileceğini kavrayabilmişti. Ancak yenilerde yemenin tadına vardığını söylüyordu.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.